"Fahreddîn-i Acemî", büyük bir velî idi. "Büyük insan" olduğu, her hâlinden belliydi. Bir gün, sevdiklerine şöyle etti nasîhat: (Allah'ın kullarına, hizmet edin her sâat. Hak teâlâ bir kula, hayır murâd ederse, Hep hayırlı işlerle meşgûl olur o kimse. Allah'ın, bir kulu da sevmediğine nişân, Hep faydasız işlerle meşgûl olur o insan. Yâni o, ne dünyâya, ne âhirete âit, Bir işle uğraşmayıp, öldürür her gün vakit. Kulun "alın yazısı", işlerinden bellidir. Yâni kader, insanın işiyle ilgilidir. Ayrıca buyurdu ki Peygamber Efendimiz: (Bakmaz sûretinizle, işinize Rabbimiz. Asıl şuna bakar ki, niçin yaptın o işi? Beğenmez, kabûl etmez riyâ ve gösterişi.) Yâni Allah, kulunun bakar sırf niyetine. Ki, o kulun, o işte acabâ niyeti ne? Niçin namâz kılıyor, niçin yiyor yemeği? Niyet "Allah için"se, o zaman gâyet iyi. İnsan, bu suâllere buluyorsa bir cevap, Kurtulur âhirette, yapılmaz ona azâb. Cevap veremiyorsa ama bu suâllere, Hazırlansın o zaman, azâb ve elemlere. Zîrâ "İhlâs" yok ise, ameller olmaz kabûl. Düçâr olur azâba, ihlâsı olmayan kul.) Bir gün de buyurdu ki: (Kardeşlerim, bu dünyâ, Fâni ve geçicidir, aldanmayın sakın hâ! "Aklı olan" bir kişi, dünyâya vermez gönül. Kalbi, bu vefâsıza aslâ etmez temâyül. Hem akıllı olmanın şudur ki alâmeti, Girmez onun kalbine bu dünyâ muhabbeti. Her an "Âhiret"ini düşünür aklı olan. Çünkü iyi bilir ki, bu dünyâ bir imtihân. "Ahmak" ise, kaptırır bu dünyâya gönlünü. Yaşar gaflet içinde, düşünmez ölümünü. Zîrâ ahmaklığa da şudur ki bir alâmet, Kalbinde, bu fâniye besler sevgi, muhabbet. Tek çâresi şudur ki, bundan kurtulmanın da, Dâimâ bulunmaktır, kurtulanlar yanında.) > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com