Kalas havada kaldı

A -
A +

Hacı Bayrâm-ı Velî hazretleri, bâzı talebesini alıp, "Emîr Sultân"la görüşmeğe gitti bir gün. O gün, Emîr Sultân'ın harabe evi tâmir ediliyordu. Ustalar çalışıyor, kimileri de koca koca kalasları yukarı taşıyordu. Az sonra, işçiler, büyükçe "bir kalas"ı aşağı düşürdüler. Altta ise çocuklar oynuyordu. Kalas, onların üzerine hızla düşüyordu ki, "Emîr Sultân" vaziyeti görüp duâ etti. Kalas, kala kaldı havada. Bir müddet öylece durdu. Sonra yavaşça süzüldü zemine. Sessizce ve zarar vermeden. Hacı Bayrâm-ı Velî; "Kerâmetinizle çocuklar kurtuldu" diye geçirdi içinden. Emir Sultân; - Hayır, buyurdu. Rabbimiz kurtardı. Onların bakışları devâdır Yine "Emir Sultân"ın "Yahyâ Halîfe" adındaki bir talebesi, kendi hâlini şöyle anlatıyor: Ben, gençliğimde ne zaman "Şu yerde bir velî var" diye duysam, hemen koşup hizmetine girer ve bunu büyük kâr sayardım. Çünkü "Velîler, kararmış gönülleri temizler" diye biliyordum. Yine bilirdim ki; "Onların bakışları bile devâdır. Rabbânî tesir vardır sözlerinde". Ve bir gün, "Sinan Halîfe" diye birini işittim. Hemen yanına koşup; - Bana himmet ediniz, diye rica ettim. Sordu bana: - Muradın nedir? - Tek murâdım, elinizde tövbekâr olmak ve nefs-i emmâremin şerrinden kurtulmaktır efendim. Zîrâ kendi başıma ne kadar uğraşsam da nefsimin pençesinden kurtulamıyorum. Sordu bana: - Tek maksadın bu mudur? - Evet efendim. - Öyleyse Emîr Sultân'a git. Onun nûrlu kabrinde tövbe et. Onun himmetiyle murâdına kavuşursun. - Peki, dedim ve ayrıldım. Hemen Emîr Sultân'ın kabrine koştum. Onu vesîle edip Rabbime yalvardım. Çok ağladım. Elhamdülillah, azgın nefsim yola geldi. Hâsıl oldu muradım.