Kendisini gizlerdi

A -
A +

Bugün, bir başka veliden bahsedeceğiz. Şücaeddin Karamani'den... Kabri, Edirne'nin Debbağlar Mahallesindedir. İkinci Murad Han zamanlarında yaşamış bu yörede. Hal sahibi olsa da, gizlermiş kendisini. Ancak bir garip hadise, açığa çıkarır onu. Şöyle ki, Sultan İkinci Murad Han, bir gün abdest tazeliyecektir. Çıkar avluya. Ancak ayağı kayar birden. Tam düşecektir ki, biri peydah olur, tutar elinden. Düşmekten kurtulur. İyi de, kim tutmuştur kendisini? Bakınır etrafına, göremez kimseyi. Çağırır Edirne'nin bütün salih kimselerini. Bakar tek tek. Ama göremez aradığı zatı. İyice artar merakı. Bu sefer bütün Edirne halkını toplar. Gelenlere tek tek bakar. Sen tuttun elimden Şücaeddin Efendi halkın arasındadır. Sultan, bir bakışta onu tanır. -Sendin! der. Elimden tutan sendin! Hürmetle alır, götürür sarayına. -Bir arzunuz var mı? diye sorar ona. O, bir dergah ister sultandan. Murad Han, -Derhal! Der. Ve bir mescidle dergah yaptırır adına. * * * Bu zat, bir gün talebesine, -Evlatlarım! Der, ilim öğrenmek, amel etmek içindir. Amel edilmiyen ilim, vebaldir sahibine. Ve devam eder: -Bir kul ki, günah işlediğinde yüreği sızlamıyorsa, ölüm, mizan ve hesap aklına gelmiyorsa, hele korkmuyorsa kul hakkından, Allame de olsa, kurtulamaz azaptan. Namaz çok mühim Bir gece çok ibadet yapar. Sabaha yakın uyuyakalır. Uyandığında, güneş doğmuş, namaz kazaya kalmıştır. Başlar ağlamaya. Üzüntüsünden yatağa düşer. Yakınları ziyaretine gelirler. -Efendim! derler, neden bu kadar üzülüyorsunuz? Bile bile kazaya bırakmadınız ya. Sertçe bakar onlara: -Bilmez misiniz der, islamiyyet, namaz demektir. Bir vakit namazım kazaya kalacağına, bin defa ölmeği tercih ederim.