Kimdi bu esrârengiz genç?

A -
A +

Osmân Bedreddîn yolda tipiye tutulunca "bir atlı" peydah olup terkisine aldı kendisini. Şerbet ikrâm etti meşin kırbasından. Sonra erzak torbasını uzatıp; - Ye bundan da, dedi. Nasîbinde ne varsa. O, bir tek hurma aldı torbadan. Bu esrarengiz genç "Hızır aleyhisselâm"dı. Bu kanaatkâr hâli hoşuna gitti. Sırtını okşayıp; - Ey Bedreddîn! Nasîbin açık, evin bereketli olsun, buyurdu. Haydi, selâm söyle hocana. Baktı ki köye gelmişler. Sıçrayıp indi attan. Hızır da kayboldu ortadan. Üstâdı da onu düşünüp üzülüyordu ki, o esnâda çalındı kapısı. Karşısında onu görünce çok sevindi. Gerçi mâlum olmuştu Ona bu hadise. Yine de sordu. - Hâfız! Nerde kaldın? Anlattı olanları. - Pekii kimdi o atlı? - Bilmiyorum hocam. - O genç Hızır aleyhisselâmdı evlâdım. Ve tembin etti kendisine. - Gizle bu şeyi. Anlatma kimseye. Benim işim tamam oldu Sonra sevgiyle baktı ona. - Hâfızım! Benim işim tamam oldu. Bende olan her şeyi sana aktardım. Sen, daha da yükselirsin, ama benden değil. Bir "kâmil-i mükemmil" lâzım sana. Bu zâtı bulmaya bak. Ve dua etti. - Haydi, Allah işini rast getirsin. Osmân Bedreddîn, bu hocasından da ayrıldı. Ve başladı bir "Mürşid" aramaya. Ona kavuşmak için, içli gözyaşlarıyla ağlıyor, duâ ediyor, yalvarıyordu. Annesi ise bu hâlini görüp endîşeleniyordu. - "Acabâ aklına mı hâlel geldi?" diyordu. Bunu, açtı bir gün beyine. - Efendi! Osmanımın haline üzülüyorum. Ama o, rahattı. - Üzülecek bir şey yok hanım. - Nasıl yok efendi. Odasından çıkmıyor. Devamlı bir şeyler söyleyip ağlıyor. - Merak etme. O, Allah yolundadır, sen kendi derdine bak. Oğlumuz, Allah ve Resûlullah aşkı ile ağlıyor. Bir "Allah adamı" nı arıyor. (Devamı yarın) E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com