Bayraktar Dede, Bozüyük toprağını nurlandıran bir Hak dostu. Bir gün, talebeden birini alıp gitti kabristana. Bir mezarın yanından geçiyordu ki durdu birden. Kederlenmişti. Talebesi farketti bunu. - Hocam, neyiniz var? - Burada bir tanıdığım yatıyor da. - Peki ama neden hüzünlendiniz birden? - Azab içinde zavallı. Bizden yardım istiyor. Haydi okuyalım ruhuna. Ve oturup okudular. Az sonra yüzü güldü mübareğin. Genç farkedip sordu yine: - Hocam, görüyorum ki neşelendiniz. - Elhamdülillah, mevtanın azabı kaldırıldı, Cennet bahçesi oldu mezarı. - Nasıl oldu bu hocam? Kelime-i Tevhid hürmetine - Daha önce okuduğum yetmişbin "Kelime-i tevhid" vardı. Onu hediye ettim ruhuna. Elhamdülillah, imanı varmış ki gösterdi tesirini. *** Bir gün de sohbet ediyordu ki, "Günah ateştir" buyurdu. Biri sordu talebeden: - Hocam, "Günah ateştir" buyurdunuz. Bu ne demek? Mübarek döndü o talebeye. - Cehennemde ateş yoktur evladım. - Nasıl olur hocam? O zaman nasıl yanacak insanlar? İzah etti mübarek: - Herkes ateşini dünyadan götürür evladım. İşlenen günahlar, -eğer tövbe edilmemişse- orada "Ateş"e çevrilip sahiplerini yakacak. - Anladım hocam. Cehennem ateşi çok şiddetli değil mi? Kıvılcımı dünyayı yakar - Elbette. Onun bir kıvılcımı, bütün bu dünyayı yakar, yok eder. Büyük velî, döndü sonra talebelere: - Siz bir hayvanın ateşte yandığın görseniz ne yaparsınız çocuklar? - Hemen kurtarırız hocam. - Peki bu yanan, bir "akrep" veya "yılan" olsa da, yine kurtarır mısınız? - Tabii hocam, farketmez ki. Onlar da can taşıyor neticede. Buyurdu ki. - İşte bütün Peygamberler bunun için uğraştı çocuklar. Kimse yanmasın diye. Cehennem ateşine bir an bile dayanılmazken kâfirler sonsuz yanacak orada. Onun için kızmak değil, acımak zamanıdır bugün. Herkese acımak lâzım. - Kâfirlere de mi hocam? - Evet, herkese.