Kur'ânı yanlış tefsîr etmek

A -
A +

Hem "Kur'ân-ı kerîmi yanlış tefsir etmek" de, Kötü huylardan olup, terk etmeli elbette. Tefsir, terim olarak anlamaktır şu şeyi. Kelâm-ı ilâhî'den, murâd-ı ilâhî'yi. Şahsî görüş ve re'yle tefsir câiz değildir. Onda esas olan şey, rivâyettir, nakildir. Kim Kur'ân-ı kerîmi yanlış tefsir ederse, Cehennem azâbını görecektir o kimse. Tefsir için bilmeli elbette onbeş ilmi: Hem olmalı müfessir, ehl-i sünnet âlimi. Sarf ve nahv ve lügat, usûl-i fıkh, iştikak. Beyân, bedî me'ânî, hadîs, nâsih, ilmi kalb. Esbâb-ı nüzûl ve fıkh, usûl-i din, kırâet. Tefsir yapmak, bunlarsız hiç câiz olmaz elbet. Yapsa bile, bu onun kendi görüşü olur. Böyle yapan, elbette azâba düçar olur. Mânâ verenler dahî müteşâbih âyâta, Eğer ehil değilse, olur yanlış ve hatâ. Bid'at sahiplerinin böyledir tefsirleri. Bundan tenzîh ederiz gerçek müfessirleri. Hem "Haram işlemekte ısrâr" da kötü huydur. Kim bundan kurtulursa, bulur rahat ve huzur. Bir günah işlemeye kast etmek, olur ısrâr. Az işlenmişse bile, kişi olur günahkâr. Kast etmek üç türlüdür, biri, niyet etmektir. Biri irade etmek, biri karar vermektir. Karar verdikten sonra bir günah yapsa insan, Isrâr olur, yapmazsa ısrâr olmaz o zaman. Yapmaya niyet etse müteaddit defâlar, Vazgeçse, pişman olsa, terk etse, olmaz ısrâr. Ancak tövbe ederken işlenilen günaha, Lâzımdır pişman olmak ve yalvarmak Allaha. Ayrıca o günahı yapmaktan vazgeçmektir. Bir daha yapmamaya kastedip söz vermektir. Bu şartlara uymadan, dille tövbe, yalandır. Küçük günaha ısrâr, büyük günahlardandır. Bir günah ki, ne kadar küçük görülse, büyür. Hem büyük bilindiği nisbette de küçülür. Mümin, "dağ gibi" görür günahı, kalbi titrer. Ve lâkin münâfıklar "sinek gibi" görürler. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com