"Mim"li konuşmak!

A -
A +

'Pîr Ali Efendi', Balıkesir toprağını şereflendiren bir Allah dostu. Büyük âlim İmâm-ı Birgivî hazretlerinin babasıdır bu zat. Kabr-i şerifi, Balıkesir'de, Bağçeşme mezarlığındadır. Bir gün, talebesiyle sohbet ederken buyurdu ki: - 'Mim'li konuşmak nefsanidir çocuklar. Gencin biri kalktı. - Anlamadık efendim, nasıl yani? - Yani hiçbir hususta "Ben yaptı(m), ben etti(m)" demeyin. Hatta dine hizmet etseniz bile. Çünkü cenab-ı Hak, kendi dinini kendisi yayıyor. Sizi de bu şerefli hizmete vesile kılıyor. Bu hizmetle şerefleniyorsunuz. Bunun için çok sevinip şükredin ki, elinizden çıkmasın. Zira bu, herkese nasib olmayan bir nimettir. İstifade etmenin şartı Bir başka talebesi sordu: - Hocam, büyüklerden istifade etmenin şartı nedir? Buyurdu ki: - Bir Allah adamından istifade edebilmek için, verenin olgun, alanın uygun olması lazımdır. Veren olgun olduğuna göre, alanın uygun hale gelmesi gerekir. - Bunun için ne yapmalı hocam? - Haram işlememeli, kalp kırmamalı, kendini beğenmemelidir. Her işini ihlasla yapıp, insanlardan bir şey beklememelidir. Yaptığı iyi ameller için insanların takdirini bekleyenler, çarşıya alışverişe giden şu insana benzer ki, para kesesini açtığında, içinin "çakıl taşı" ile dolu olduğunu görür. Geçmez tabii. Ve şöyle devam etti. - Velhasıl ihlas, niyetin halis ve temiz olmasıdır evladım. Yani halis niyetine dünyalık bir menfaat karıştırmamaktır. Mesela bir bardak temiz suya, bir damlacık idrar damlasa, o su içilir mi? Genç yüzünü buruşturdu - İçilmez tabii hocam - Neden? - Çünkü o su pis olmuştur artık. - İşte halis niyete de bir ufacık dünya menfaati karışırsa, bir şeye yaramaz. Çünkü o niyet pis olmuştur artık. *** Talebeden biri sordu: - Hocam geçenki sohbette, "Bir kalpte iki sevgi olmaz" buyurmuştunuz. Bunu açıklar mısınız? Buyurdu ki: - Allah sevgisiyle, nefsin sevgisi zıddır birbirlerine. İnsan kendini severse, Rabbini sevemez. Rabbini severse, kendini sevemez. Bir kalpte bu iki sevgi birlikte bulunamaz. Ya kendi sevgisi vardır, ya Allah sevgisi. Kendini beğenmemek, Allahü tealanın büyük ihsanıdır ki, bu hale kavuşan, Allah sevgisine kavuşmuş demektir.