"Misafirlik üç gündür"

A -
A +

Hâfız Osmân Bedreddîn, Mahmûd-u Sâminî'nin dergâhına geleli on gün olmuştu ki, hocası seslendi bir gün kendisine: - Hâfız, kurbân! - Buyurun hocam. - Misâfirlik üç gündür. Haydi hizmete başla artık. Bizim bir bostanımız var. Onu sulama sırası sende. - Başüstüne efendim. Ve çıkıp bostana gitti. Baktı ki havuz dolu. Suyu salıp başladı sulamaya. Amaaa henüz bir evlek bile sulanmamıştı ki, su tükendi. Koşup arz etti hemen. - Hocam, havuzun suyu bitti. Mübarek gülümsedi. - Bitmemiştir. Haydi git, gören gözle bak! Ayrılıp havuza koştu tekrar. Baktı ki, gerçekten havuz dolu. Hem de ağzına kadar. Sulamayı yapıp döndü dergâha. İkindi vakti, hocası seslendi yine: - Hâfız kurbân! - Buyurun hocam. - Bostana git. Biraz patlıcan topla getir! Zîra yarın çok misâfirimiz gelecek. - Başüstüne efendim. Ve koştu bostana. ? Gören gözle bak! Baktı ki, patlıcanlar henüz olmamış. Gelip arz etti: - Patlıcanlar henüz olmamış efendim. Mübarek gülümsedi yine. - Hâfız kurbân! Patlıcanlar olmuş. Haydi git, gören gözle bak! Koşup baktı ki, gerçekten olmuş patlıcanlar. O, bu kerâmetleri görüyor, ama bir türlü teslim olamıyordu. Çünkü hocası "tütün" içiyordu. Bu vesvese o kadar çoğaldı ki, ayrılıp gitmeye karar verdi. Bu, Sâminî hazretlerine mâlum oldu ve ertesi sabah geldi talebe arasına. Celâlliydi. - Derdini söylemeyen dermân bulamaz, buyurdu. Bizim yolumuzda bir rehbere teslim olmak şarttır. İnsan, birkaç hocadan ilim edinmekle, "hazreti Hızır"dan şerbet içmekle kâmil olmuş sayılmaz. Mürşidine bağlanmadan hiçbir şey olmaz. Ve ekledi: - "Tütün içiyor" diye mürşidinden ayrılmak, dervîşliğe sığmaz. - Eh, muhâtap belliydi. "Devamı yarın" > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com