Ahmet Berkî "rahmetullahi aleyh", Afganistan'da yetişen velilerdendir. Gençliğinde arkadaşları ile bir yerde otururken, yanlarına âlim kıyafetinde bir ihtiyar geldi. Tatlı tatlı tasavvuftan bahsettikten sonra, - Ey gençler, dedi. Şu anda kalbinize gelen düşünceyi lütfen söyleyin bana. Herkes birşeyler söyledi. Sıra Ahmet Berkî'ye gelince mahcup bir tavırla önüne baktı. Belli ki söylemek istemiyordu. Yaşlı adam, - Haydi söylesene, dedi. Ne geldi kalbine? - Şeyy efendim, nasıl söylesem. - Söyle haydi. Ne düşünüyorsun? - Ama kızmayacaksınız. - Niye kızayım canım, söyle haydi. - Pekâlâ arzedeyim. Kusura bakmayın ama benim kalbime, sizin yahudi olduğunuz düşüncesi geldi. Ne dedin? Ne dedin? Adam kızacağına sevinmişti sanki. Rica etti. - Ne dedin? Bir daha söylesene. - Yahudi olduğunuz düşüncesi geldi kalbime. Bunun üzerine itiraf etti adam. - Doğru söylüyorsun. Ben yahudi idim. Ama şimdi müslümanım deyip, kelime-i şehadeti haykırdı peşinden. Çocuk gibi seviniyordu. Ve şöyle anlattı olanları: - Az önce sizin yanınıza geldiğimde, "Eğer benim gerçek hâlimi bilen çıkarsa müslüman olacağım" diye niyet etmiştim. Görüyorsunuz, yahudi olduğumu gösteren hiç bir alamet yoktur üzerimde. Ama bu arkadaşınız vakıf oldu sırrıma. Bu da, sizin dininizin hak olduğunu gösteriyor. Size minnettarım. Hidayetime sebep oldunuz. Kalp kırmak haramdır Bir gün de talebeleriyle sohbet ederken, - Çocuklar, kalp kırmak haramdır, buyurdu. Nefsinize istediğinizi söyleyin. Kâfir deyin, alçak deyin, fasık ve facir deyin. Ama kimseyi incitmeyin. Çünkü gönül, yaratılışta mis gibi temiz ve sağlıklıdır. Onu, sonra düşmanlar hasta eder. Gencin biri sordu. - O hangi düşmanlar hocam? - Nefis, şeytan ve kötü arkadaşlar. - Bunlardan korunmanın çaresi yok mu peki? - Var, tek çaresi var hem de. - O nedir hocam? - İyilerle beraber olmak. Bu, bir islâm âlimi olabilir. Salih bir arkadaş veya faydalı bir kitap olabilir. Bunlarla beraber olunca kalp kurtulur hastalıktan. Kalp, Allahü teâlânın komşusudur. Onu rahatsız eden, Allahü teâlâyı rahatsız etmiş olur.