Nurlu terzi

A -
A +

Erzincan toprağını nurlandıran bir veli. Hayyât-ı Vehbî. Meşhur ismi Terzi Baba. Mesleği terzilik. Her iğne batırışta, Allah dermiş. Çekerken bir daha. Allah Allah Allah... Bir gün, gayet fakîr bir seyyâh gelir Erzincan'a. Öyle ki, paltosu görünmez yamadan. Çok eski, yırtık ve lime lime. Tamir ettirmek ister. Gezer bütün terzileri. Ama kabul etmez hiç biri. -İşimiz çok der, savarlar başlarından. Bir tanesi, Terzi Baba'nın dükkanını gösterir, -Şu terziye git! der. Ardından da güler... Garip gider, bulur Terzi Baba'yı. Kapıdan başını uzatıp, çekinerek sorar: Diker misin şu abayı? Hele içeri gir! -Hayhay! Der mübarek, hele içeri gir. Girince, kalkıp, yer gösterir. Hal hatır sorup gönlünü alır. Palto için de, -Merak etme! der, yaparız. Akşama alırsın. O gidince, paltoyu bir güzel yıkayıp temizler. Yamar, diker, tamir eder. Fakîr geldiğinde, -Palton hazır der. Lâkin adam tanıyamaz paltosunu. Çünkü yepyeni olmuştur. Sevinçle sorar: -Borcum ne kadar? -Borcun yok! -Nasıl? -Bana dua et, yeter. Garip ne diyeceğini bilemez. Açar ellerini, -Yâ Rabbi! diye yalvarır. Aç bunun kalbini. O anda açılır kalbi Dünya için Allah demem O günlerde, Bağdat'ta Mevlânâ Hâlid hazretleri, bir talebesini irşad için Anadolu'ya göndermiştir O zat, Bağdat'tan çıkar. Doğruca Erzincan'a gelir. Ve bulur Terzi Baba'yı. -Bak! der. Sana bir teklifim var. Dediğimi yaparsan, sana çok "menfaat" sağlar. Yapacağın iş, sâdece, "Allah" demek. Ama o, anında reddeder bu teklifi. Çünkü "Menfaat" kelimesinden, "Dünya menfaati" anlamıştır. Ve şu tarihi cevabını verir: -Ben dünya için Allah demem. O zat, -Anlamadın der. Allah demekle dünya sevgisinden kurtulacaksın. Terzi Baba, -O zaman tamam! Der. Kabul eder. Ve onun irşadiyle büyük devlete erer.