Ölüm acısı zordur!

A -
A +

Ne zaman ki bir kişi, gelse ölüm hâline, Sanki konur "İki dağ" omuzu üzerine. İğnenin deliğinden çıkacak rûhu sanır. Yerle gök birleşir de, o arasında kalır. Sanki onun içinde, bir "Dikenli çalı" var. Onu tutup, ağzından kuvvetle çekiyorlar. Bütün hücrelerine takılmış dikenleri. Çektikçe parçalıyor takıldığı yerleri. Can vermenin acısı, fazladır hattâ şundan, İnsana "Yetmiş" defâ kılıç vuruluşundan. Fakat "Mü'min", görerek hûri ve melekleri, Onların zevki ile, duymaz bu elemleri. Daha da şiddetlidir lâkin "Kabir azâbı". "Hiç" kalır buna göre, can verme ıstırâbı. Bu kabir azâbı da, böyle çok şiddetliyken, Hiç kalır "Mahşer"deki azâblara nisbeten. Bir damlanın, deryâya nisbeti nasıl ise, Bunlar da, birbiriyle edilmez mukâyese. O meydanda "Bin sene" bekleşirken insanlar, Güneş, bir mızrak boyu yaklaşıp, halkı yakar. Öyle çok sıkışır ki kâfirler izdihâmdan, Temennî ederler ki, kurulsa hemen "Mîzân". Derler ki: (Hesâbımız görülse de hemence, Şu sıkıntılı hâlden kurtulsak bir an önce.) Hâlbuki bilmezler ki, bitince suâl, hesap, Başlayacak bu sefer, daha elîm bir azap. Çünkü girecekleri "Cehennem"in ateşi, Öyle şiddetlidir ki, bulunmaz aslâ eşi. "Mahşer" meydanındaki acı ve sıkıntılar, "Cehennem azâbı"nın yanında "Hiç" kalırlar. Bir kum tâneciğinin, kâinâta nisbeti, Ne ise, öyle çoktur Cehennemin şiddeti. Oradan bir "kıvılcım", dünyâya düşse eğer, Onun harâretinden, bu dünyâ erir, biter. Hem kalmaz bir kararda azâblar Cehennemde. Gün geçtikçe, şiddeti, durmadan artar hem de. Kurtuluş ümîdi de, küffâra olmaz elbet. Bu acı azâblarda, kalırlar ilelebet. Kalbinde, zerre kadar "doğru îmân"ı olan, Cehenneme girse de, çıkarılır sonradan. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com