Onu kıskandılar...

A -
A +

Davud-i Kayserî hazretleri, gençliğinde memleketinden çıkıp ilim tahsiline gitti. Mısır'da bir medrese bulup başladı okumaya. Ancak eski talebeler kıskandılar onu. Hemen müderrise koştular. - Hocam, bu genç ehil birine benzemiyor. Ancak müderris umursamadı onları. - Acele etmeyin. Anlarız ilerde. Ve ona, su ikmali vazifesini verdi dergâhta. Her gün kuyudan su çekip, lâzım olan yerleri dolduracaktı. Olacak bu ya, daha ilk seferde ip koptu, kova düştü kuyu dibine. Su ise çok aşağılardaydı. Diğer talebelere gün doğmuştu. Bunu öğrenince hemen müderrise koştular yine. - İşte hocam, yapacağı buydu onun. - Ne oldu çocuklar? - Kovayı kuyuya düşürdü. Hem de ilk seferde. Kuyu başına geldiler Davud-i Kayserî, mahcup ve mahzundu. Kırık kalple yalvardı içinden: - Yâ Rabbî, bana yardım et! Ve "Yâ Allah!" deyip uzattı elini. Sonrasını tahmin etmişsinizdir. Metrelerce derinlerde olan kovayı alıp çıkardı dışarı. Diğer talebeler mi? Mahcup olma sırası onlardaydı. Başları önlerinde özür dilediler kendisinden. *** Bir gün, sevdiği bir talebesine buyurdu ki: - Evladım, Allahü teala bir kulunu severse, ona iki şey verir: Birincisi, sevdiği bir kulunu ona tanıtır. Aynen Eshab-ı kirama Peygamber Efendimizi tanıttığı gibi. - İkincisi hocam? - Ona hayırlı bir iş nasib eder. - Hayırlı iş nedir ki? - Peygamber Efendimizin yaptığı iş. İslamı anlatmak mı? Genç talebe biraz düşündükten sonra sordu: - İslamı anlatmak mı? - Evet. Bu dünyada Allahü tealanın dinine hizmet edenler ve Onun kullarının müşküllerini çözenler, mahşerde nurdan kürsülerde oturacaklar. Allahü teala onlarla konuşacak. Onlar için hesap ve azap korkusu yoktur. Allahü teala en zor işi, en güvendiğine ve en çok sevdiğine vermiştir. - Peygamberleri kastediyorsunuz herhalde. - Evet, Peygamberler ve onların vârislerini. - Vârisleri mi? - Evet. Peygamberimizin vârisi, ehli sünnet alimleridir evladım. Onlar, kimse yanmasın, hiç kimse Cehenneme girmesin diye didindiler adeta. Çok da sevap kazandılar tabii. Yanan bir evden birini kurtarmanın sevabını düşün. Bir de Cehennemde sonsuz yanacak olan birini kurtarmanın sevabını. - Mukayese bile edilmez hocam. - Yaa, İslam âlimleri işte bunun için uğraştılar evladım. Onların bir tek gayesi vardı. "Kimse yanmasın". Bunun için çalıştılar durmadan.