Ördek de suda yüzüyor

A -
A +

Edirne toprağını nurlandıran bir büyük zat: Şekmeti Mehmet Efendi. Türbesi, Orta Çukur mahallesi, Kız türbesi sokaktadır. Bir gün sorarlar bu zata: -Falan kimse su üstünde yürüyormuş. Ne dersiniz? -Hiç kıymeti yok. Ördek de suda yüzüyor, kurbağa da. Asıl hüner, islamiyyete göre yaşamaktır. Ve ilave eder: -Bir küçük günahı terk etmek, su üstünde yürümekten de kıymetlidir, havada uçmaktan da. * * * Bir yıl, bir grup talebesiyle hacca gider bu zat. Yolda küçük bir kızcağız görür. Üstü başı yırtık, perişan vaziyette. Yavrucak, yol kenarında ölmüş bir kuş görür. Eğilir onu alır. Belli ki rızık yapacaktır. Geri dönüyoruz Yaklaşıp sorar: -Evladım! Ne yapacaksın o kuşu? Kız, söylemek istemez önce. Israr edince mecbur kalır söylemeye. -Efendim! biz iki kardeşiz. Bir de annemiz var. Üç gündür açız. Babamız vefat etti. Gözleri yaşarır mübareğin. Döner yanındakilere: -Geri dönüyoruz! buyurur. Nasılsa nafile hacca gidiyorduk. Yol parasını verir kızcağıza. -Al yavrum! der. Bu parayı annene ver. Bir müddet bununla geçinirsiniz. Talebesine döner, -Evlatlarım! der. Onlar bu halde iken, bizim hacca gitmemiz uygun olmaz. Onları sevindirmek, nafile hac'dan daha sevaptır. O, beni görüyor Yine bir kış günü, sokakta birinin hizmetçisini görür. Sırtında tek bir gömleği vardır zavallının. Titremektedir soğuktan. Usulca yaklaşır. -Evlat! der. Efendine söyle de, sana bir palto alsın, olmaz mı? cevap şaşırtıcıdır: -Lüzum yok. O beni, benden iyi biliyor. Hem görüyor bu halimi. Mübarek fevkalade duygulanır. Öyle ki, bayılıp yere düşer. Ayıldığında, -Ey insanlar! Buyurur, Allaha tevekkül etmeyi, o hizmetçiden öğreniniz.