"Peki şâhidiniz var mı?"

A -
A +

Bursa evliyâsından Molla Yegân hazretleri, bir gün şunu anlattı sevdiklerine: Resûlullah Efendimizin yanına develi bir köylü geldi bir gün. Ardından kalabalık bir grup sökün ettiler. Köylü gâyet sâkin, öbürleri telâşlı ve kızgındılar. Efendimize şikâyet ettiler o köylüyü: - Yâ Resûlallah! Bu adam devemizi çalmış. Lütfen ondan al, bize ver devemizi. Efendimiz sordu: - Pekii şâhidiniz var mı buna? - Var tabii, deyip, birilerini gösterdiler. Onlar öne çıktı. Resûlullah tam onları dinleyecekti ki, o köylünün hâli dikkatini çekti. Zîra adamcağız hiç konuşmuyor, başını önüne eğmiş, bir şeyler mırıldanıyordu kendi kendine. Sen bir şey demiyecek misin? Ona doğru bakarak; - "Sen bir şey söylemeyecek misin?" buyurdular. "Bak bunlar, senin için hırsız diyorlar. Doğruysa develerini ver. Yoksa müdâfaa et kendini!" Adam fevkalâde sâkin ve rahattı. "Ne diyeyim?" gibilerden omuzlarını kaldırdı. O sırada mûcize olarak devesi başladı konuşmaya: - Yâ Resûlallah! izin verirseniz ben söyleyeyim. - Peki konuş! buyurdular. Deve, o köylüye bakarak; - Ben bu zâtın yanında dünyâya geldim, dedi. Bugüne kadar da hep bunun yanındaydım. Beni büyüten, yemimi veren budur. Öbürleri iftirâ ediyorlar. "Sen haklı çıktın" Bunun üzerine o kişiler fena halde mahcup olup, başlarını öne eğdiler. Efendimiz o köylüye dönüp; - Sen haklı çıktın, buyurdular. Ardından sordular: - Ama merak ettim. Az önce neler mırıldanıyordun? - Yâ Resûlallah! Bir iftirâ ile karşı karşıyaydım. İçimden; "Yâ Rabbî! Suçsuz olduğumu yalnız sen biliyorsun Habîbin hürmetine bana yardım et" diyordum. Efendimiz öbürlerine döndüler: - Haydi gidiniz, dâvânız boş çıktı! İftirâcılar, perîşan vaziyette terk ettiler orayı.