"Mehmet Emîn Tokâtî", hâlis Allah adamı. Sohbeti, giderirdi, kalbten tasa ve gamı. Onu gören kimsenin, gönlü ferahlıyordu. Sohbetini dinlemek, cana can katıyordu. Bir gün, cemâatine buyurdu: (Kardeşlerim! Sizlere, "Şerh-i sadr"ı îzâh etmek isterim. Bunun lügat mânâsı, "Kalbin yarılması"dır. Ve bütün fenâlıktan, yunup arınmasıdır. Her "Gönül"de, şeytânın vardır ki bir "Yuva"sı, Oradan kalbe girer vesvese ve iğvâsı. İçeriye girmeye, yoksa da ona izin, Yine verir vesvese, durup dinlenmeksizin. Peygamberler de dâhil, her insanın kalbinde, Şeytânın bu yuvası mevcuttur hilkatinde. Ve lâkin Resûlullah, çocuk yaşında iken, Süt annesi "Halîme Hâtun"un yanındayken, Gökten melekler gelip, sırt üstü yatırdılar. Ve göğsünü yararak, kalbini çıkardılar. Şeytânın yuvasını o mübârek gönlünden, Çıkardılar, attılar, hem sökerek kökünden. Resûlullah bu bâbda buyurdular ki bizzât: (Benim de şeytânım var, Müslümân oldu fakat.) Eshâb, Resûlullah'tan sordular ki bir defâ: (Sizin nûrlu kalbiniz, yıkandı "Şerh-i sadr"la. Mümkün olmaz ise de, bu, bizim için, ancak, Bizim "Şerh-i sadr"ımız, acep nasıl olacak?) Buyurdu: (Şerh-i sadr'ın iki çeşidi vardır. Size münâsip olan, şu ikinci olandır. Kalbten "Dünyâ sevgisi" çıkarılırsa eğer, Sizin 'şerh-i sadr'ınız böyle olur müyesser.) Sonra bu mübârek zât, buyurdular ki tekrar: (Kalbten dünyâ sevgisi, ancak "Sohbet"le çıkar. Bu sevgiyi, kalbinden kim etmişse tam ihrâç, O zâtın sohbetidir bu derde asıl ilâç. Bakışları şifâdır, sohbetleri devâdır. Kalb derdinin ilâcı, ancak onlarda vardır. O zâtlardan birine rastlarsa biri eğer, Kalbine girmek için, göstersin türlü hüner. Çünkü o büyük zâtlar, dostudurlar Allah'ın. Onlara uymadıkça, kurtuluş yoktur yârın.) > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com