Seyfeddin-i Halvetî "rahmetullahi aleyh"

A -
A +

Allah adamlarından âlim ve velî bir zat, Bir gün sevdiklerine anlattı şöyle bizzat: Vaktiyle çok "Gururlu" ve "Kibirli" bir sultan, Ülkesini gezmeği arzu etti bir zaman. Ata binip, yanına aldı avanesini, Çıktı bir gezintiye, dolaştı ülkesini. Giderken bir haşmetle, hayli gururlanarak, Karşısına bir kimse çıktı âni olarak. Yamalı elbiseli, yaşlı bir kimse idi, Yanına yaklaşarak, önce bir selâm verdi. Almadı selâmını, sultan çok gururundan, O dedi: (Senin ile bir işim var ey sultan.) Sultan sinirlenerek dedi: (Ne istiyorsun? Sen hangi cesaretle bana söz söylüyorsun?) Atının dizginini tutarak o ihtiyar, Tekrar edip dedi ki: (Seninle bir işim var.) Çaresiz kalan sultan, ondan kurtulmak için, Dedi: (Söyle bakalım, benimle neymiş işin?) O dedi. (Bu, açıktan söylenecek şey değil, Gizlidir, onun için bana doğru az eğil.) Sultan, ister istemez eğilince o yana, (Ben Azrâil'im) diye bildirdi o sultana. Buz kesildi sultanın birden eli ayağı, Korkudan rengi kaçtı, çözüldü dizi bağı. Kekeleyip dedi ki hazreti Azrâil'e: (İzin ver, görüşeyim gidip ailem ile.) Lâkin o, biraz bile vermedi ona izin, Aldı hemen rûhunu, bir an beklemeksizin. Sonra o kıyafetle, oradan ayrılarak, Bu sefer bir "Mü'min"e geldi âni olarak. Ve yanına iyice yaklaşarak o zaman, Dedi: (Biraz işim var seninle ey müslüman.) O dedi: (Peki, hayhay, emrin baş üzerine, Ne gibi hizmet varsa, getireyim yerine.) Melekül mevt dedi ki: (Ey müslüman kardeşim, Ben ölüm meleğiyim, seninle budur işim.) O dedi: (Hoş geldiniz, safâlar getirdiniz, Ben de sizi beklerdim, beni sevindirdiniz. Lâkin ricam şudur ki, çabuk olun az daha, Rûhumu bir an önce kavuşturun Allaha.) Melek dedi: (Ey mü'min, var mı benden bir arzun? Rûhunu ne şekilde almamı istiyorsun?) O dedi: (Madem öyle, izin ver bana biraz, Kılayım şuracıkta iki rek'at bir namaz. Ben ikinci rek'atın secdesini yaparken, İşte tam o sırada rûhumu kabzet hemen.) Kabul etti Azrâil, onun bu ricasını, Secdede, incitmeden alıverdi canını.