Takva böyle olur

A -
A +

Edirne'yi nurlandıran gizli bir Allah dostundan bahsedeceğiz bu gün. Nureddin Baba'dan. Uzun yıllar islamiyeti anlatmış Edirneliler'e. 1432'de vefat etmiş. Kabri, Edirne'de, saat kulesi yanındadır. Menkıbeleri anlatılıyor o yörede. Biri şöyle: Bu zatın bir talebesi vardır. Genç, güzel ve yakışıklı. Üstelik takva sahibi. Ahlaksız bir kadın aşık olur bu gence. Peşinde dolaşır. Ama gencin haberi yoktur. Bir gece, delikanlı odasında ders çalışırken, çalınır kapısı. Açtığında bu kadını görür eşikte. -Buyurun, ne istiyorsunuz? Kadın bir şey demez. Acele içeri girip, kapıyı sürgüler arkadan. Genç şaşırıp kalır. Bilemez ne yapacağını. Şirret kadın Kadın ise şirrettir. -Ya dediğimi yaparsın der, ya da bağırır, rezil ederim seni aleme. Ama genç takva sahibidir. Allah'tan korkar. -Ahirette rezil olacağıma, dünyada olayım der. Aldırmaz bu tehdide. Yumar gözlerini, yalvarır Allah'a: -Ya Rabbi kurtar beni bu kadının şerrinden! Ben günaha girmek istemiyorum. Henüz gözlerini açmamıştır ki, kapı açılır. Hocası girer içeri. Öyle heybetlidir ki, o kadar olur. Bir tek nazar eder o kadına. O nazar kafi gelir ona. Korku ve mahcubiyetten bayılır. Olduğu yere yığılır. O nazarla kalbi değişmiştir. Ayılınca tövbe eder, sarılır ibadete. Öyle ki, parmakla gösterilen bir hanım olur iffette. Edep ve hayâ timsali. Ahiret derdi olanın Bu zat, inanılmaz derecede zühd ve takva sahibidir. Ahiret derdiyle dertlenmiştir. Kıl kadar ayrılmaz islamiyetten. Sevdiklerine, ölümü hatırlatır sık sık. -Ahiret derdi olanın, dünya derdi olmaz der. Dünya derdi olanın da ahiretten haberi olmaz. Bir gün de, -Mü'min, affedici insan demektir buyurur. Ve ilave eder: -Müsliman, ya hayır söyler, ya da susar. Zira iyi bilir ki, her nefesin bir hesabı var.