Tek çare helâlleşmek

A -
A +

"Şeyh Mehmed-i Şirvânî", evliyâdan bir kişi. Sünnet-i seniyyeye muvâfıktı her işi. O bir gün buyurdu ki: (Kardeşlerim, dinleyin! Hiçbir amelinize, az bile güvenmeyin. İbâdet etseniz de, edin yine istiğfâr. Ancak böyle kabûle lâyık olur duâlar. Büyüklerden birisi şöyle söylemektedir: (Bizim tövbemiz bile, tövbeyi gerektirir.) Onlar böyle söylerse, ne demek düşer bize? Zîrâ hep isyândayız an be an Rabbimize. Boynu bükük, günâhkâr bilirsek kendimizi, O zaman Hak teâlâ, affeder belki bizi. Bilhassa "Kul hakkı"ndan lâzımdır çok sakınmak. O helâl etmedikçe, affetmez cenâb-ı Hak. "Mü'mine sert bakmak" da, girer ki kul hakkına, Aklı olan, hiç girmez böyle bir hak altına. Ve hele gıybet etmek, kalb kırmak ve sû-i zan, Gibi kul haklarına düşebilir her insan. Bundan kurtulmanın da, çâresi, yolu tektir. O da, hak sâhibinden "Helâllik" dilemektir. Sen haklı olsan dahî, yine sen git, helâllaş. Ve de ki: (Sen haklısın, affet beni arkadaş.) Zîrâ Peygamberimiz buyurdu: (İki kimse, Herhangi meseleden ihtilâfa düşerse, Kim önce davranıp da, özür dilerse eğer, Cennette, yüksek bir köşk olur ona müyesser.) Bilhassa "Hanımlar"ın hukûkuna riâyet, Eyleyip, bu husûsa etmeli fazla gayret. En fazla münâsebet, çünkü onlar iledir. Her gün helâlleşmeyi, âdet edinmelidir. Yoksa hiç belli olmaz, gelir de ecelimiz, Mâzallah "Kul hakkı"yla, o gün ölebiliriz.) Yine o buyurdu ki: (Bu günden tezi yoktur, İslâma bel bağlayıp, bulmalı râhat, huzûr. Pişmân olmamak için âhirete gidince, Öğrenmek lâzım gelir dînini ince ince. İlim de, öğrenilir sırf "Amel etmek" için. Bir de "İhlâs" gerektir, esâsı budur işin. Yâni İslâmiyette üç temel esas vardır. Bunlar, "İlim" ve "Amel", üçüncüsü "İhlâs"tır.)