Tüylü kanat!..

A -
A +
Seyyid Abdülkâdir hazretlerinin yaşadığı Mültan şehrinde bir “kemik hastalığı” yayılmıştı.
Yakalanan ölüyordu.
Bu zâtın talebesinden Gıyâseddîn adında bir genç bir gece Efendimizi gördü rüyâsında.
Ona tüylü bir kanat verip;
“Bu kanadı, seyyid Abdülkâdir'e ver. Hasta olan bir uzva bunu dokundurur ve o hastaya on İhlâs-ı şerîf okursa, Hak teâlâ şifâ yaratır” buyurdu.
Gıyâseddîn uyandı.
Tüylü kanat elindeydi.
Efendimiz, Seyyid Abdülkâdir'in de rüyâsına girip; “Ey oğlum! Sana Gıyâseddîn'le bir tüylü kanat gönderiyorum. Onu, hastalara tatbîk edersen, Hak teâlâ şifâ verir” buyurdu.
O günden sonra herkes rahattı.
Zîra o hastalık bitti o beldede.
● ● ●
Bu zât, bâzı sevdiklerine;
“Ben gıybet etseydim, annemin babamın gıybetini yapardım” buyurdu.
“Niçin efendim?” dediler.
“Hiç olmazsa onların günahlarını alırdım. Onlara bir iyiliğim dokunurdu” buyurdu.
● ● ●
Bir gün de buyurdu ki:
“Başarının üç şartı vardır.
“Onlar nedir?” dediler.
Cevâbında;
“Sevgi, itâat ve ihlâstır. İhlâsla yapılan, âhirete gider. İhlâssız yapılansa dünyâda kalır” buyurdu.