Üç altının hesabı!

A -
A +

Hazret-i Ali, bir gazadan zaferle dönmüş, ganimet olarak çok mal ve altın almıştı. Nihayet birkaç çuval altınla geldi Resulullahın huzuruna: - Yâ Resûlallah! Duanızla zafer nasib oldu. Sonra altın dolu çuvalları gösterdi Efendimize. - İşte ganimetimiz yâ Resulallah. Peygamberimiz dua buyurdular. Sonra ganimet dağıtımına geçildi. Allahın Resulü, o gün o altınları bitirinceye kadar avuç avuç dağıttı gazilere. Hazret-i Ali'ye mi? "Üç altın" verdi sadece. Diğer gazilere beşer onar avuç verilirken, kendisine sadece üç altın verilmesinin sebebini merak ettiyse de, "Vardır bir hikmeti" deyip yattı. Gece mahşer meydanını gördü rüyasında. Herkesten dünyada kazandığı malın hesabı soruluyordu ince ince. Nihayet sıra ona geldi. Ateş bastı vücudunu! Dediler ki: - Yâ Ali! Sen de şu üç altının hesâbını ver bakalım! Hazret-i Ali terledi. Ateş bastı vücudunu. Sıkıldı, bunaldı ve ter kan içerisinde uyandı gecenin bir yarısında. - "Oooh rüyaymış" dedi kendi kendine. Sevinmişti. Sabah erkenden koştu Resûlullahın huzuruna. Efendimiz onu görünce tebessüm buyurdular: - Yâ Ali! Ben mi anlatayım, sen mi anlatacaksın? - Allah ve Resulü daha iyi bilir. Buyurdular ki: - Yâ Ali! Üç altının hesâbını veremedin değil mi? - Evet yâ Resulallah. - Ya daha çok olsaydı ne yapacaktın? "Canım feda olsun" - Senin her yaptığın güzel, her işin hikmetlidir yâ Resulallah. Canım sana feda olsun! Sevinç içinde ayrıldı huzurdan. Yine hazret-i Fâtıma vefat etmişti. Hazret-i Ali ve oğulları cenaze hizmetini görüp o gece defnettiler kendisini. Hazret-i Ali, ertesi sabah kabristana gitti. Orada yatanlara bir Fatiha okuyup sonra seslendi: - Ey mevtâlar! Bıraktığınız malların tamamı vârislere taksim edildi. Hanımlarınız başkalarıyla evlendi. Evlerinize tanımadığınız kimseler taşındı. Bizden size haber bunlardır. Sizden bize ne gibi haberler var? O anda bir ses yükseldi kabristandan: - "Yâ Ali! Dünyâ malından Allah için verdiklerimizin burada faydasını gördük. Dünyada kullandıklarımız kâr kaldı yanımıza. Ama bıraktıklarımızı ziyan ettik" diyordu.