Velîlerin hatırına...

A -
A +

Balıkesir'in Bigadiç kazasına bağlı Adalı köyünde bir velî yatıyor. "Davut Dede"... Bu zata sordular: - Velîleri vesile ederek dua edilir mi hocam? - Edilir, ama bir şartla. - O şart nedir? - Onları vesile ederek birşeylere kavuşursak, bunları o evliyadan bilmeyeceğiz. - Allahtan bileceğiz, değil mi hocam? - Evet. Çünkü her iyiliği yaptıran, gönderen, yalnız O'dur. - Ya evliyalar hocam? - Onlar aciz birer kuldur ancak. Birşey yaratamazlar. Lakin Allahü teâlâ onları çok sevdiği için, onların hatırına istenilen şeyi verir. Onu çekemiyordu... O devirde bir kişi vardı ki, bu zatı çekemiyor, aleyhinde konuşuyordu daima. Bir gün; "Ey zındık! Ey bid'at sahibi!.." diye başlayan, hakaret ve iftiralarla dolu bir mektup yazıp gönderdi bu zata. Davut Dede okudu mektubu. Sonra cevabını yazıp, bir kese dolusu para ile birlikte verdi bir talebesine. - Bunları o kimseye götür evladım. - Başüstüne hocam. Mektup şöyleydi: "Muhterem efendim! Günahlarımı almakla, bana çok büyük iyilik yapmışsınız. Bu iyiliğinize karşı, ben de bu paraları size hediye ediyorum. Lütfen kabul edin..." Pişman olmuştu... Adam mektubu okuyunca fevkalade utandı. Yaptıklarına pişman olup rica etti o talebeye: - Beni hocana götür lütfen! Pişmanlığını bildirip af dileyecekti. Dergaha yaklaşınca, - Dur! dedi. Boynuna bir ip geçirip, ucunu verdi o gence. - Tut şunu! - Peki ama niçin? - Bu yularımdan tutup, çeke çeke hocanın huzuruna götür beni. - Estağfirullah, bunu yapamam. - Sen beni dinle. Bu hâlimi görür de affeder belki. O şekilde girdiler huzura. Ve affa kavuşup, talebesi olmakla şereflendi o gün.