Alaaddin Arabî Efendi Osmanlı devleti şeyhülislamlarındandır. 1495 senesinde İstanbul'da vefat etti. Bir grup talebesi, Hac için yola çıktılar bir gün. Lakin birinin hayvanı çok zayıf ve çelimsizdi. Nitekim bir müddet sonra yorulup yattı yere. Arkadaşları sordu: - Hayrola, neyi var bu hayvanın? - Bilmiyorum, yürümüyor. Ama siz beklemeyin. Ben size yetişirim. Onlar devam etti yola. O, uzunca bir zaman bekledi hayvanın başında. Ama hayvancağızın kalkacağı yoktu. Vakit de epey ilerlemişti. Delikanlı kafileye yetişemeyeceğim diye telaşlanıp açtı ellerini. - Ya Rabbi, bana yardım et! O anda hocası belirdi önünde. Onu görünce çok sevinip sarıldı ellerine. Mübarek, kaldırdı hayvanı yerden. Arkasını sıvazlayıp döndü o talebeye. - Haydi evladım, bin de yetiş kafileye. Sonra kayboldu gözden Sonra kayboldu gözden. Hayvan küheylan kesilmişti adeta. Birkaç adımda yetişti kafileye. Hatta geçti onları... *** Bu zatın iki talebesi iddiaya girdiler bir gün. Biri diyordu ki: - Dünya için de çalışmak lazım. Öteki itiraz ediyordu. - Hayır. Dünyayı terketmeli tamamen. Bir türlü anlaşamıyorlardı. Sonunda biri atıldı: - Madem öyle, gidip hocamıza soralım. Öbürü "Tamam" dedi. Kalkıp koştular dergaha. Onlar henüz bir şey demeden söze başladı mübarek. - Müslüman, hem dünyaya çalışır, hem de ahirete. Dünyanın kendisi değil, sevgisi zararlıdır çocuklar. Paranın yeri ceptir, cüzdandır, ama kalp değildir. Kalp, Allaha mahsustur - Paranın yeri neden kalp değildir hocam? - Çünkü kalp, yalnız Allaha mahsustur. Kalpte yalnız Onun sevgisi bulunmalı. - Dünya sevgisi kalbe girerse ne olur ki hocam? Mübarek şefkatle baktı o gençlere. - Sizin evinizde misafir odası var mı çocuklar? - Var hocam. - Peki, siz oraya çöp döker misiniz? - Hayır hocam, asla dökmeyiz. - İşte bir evde misafir odası neyse, vücutta da kalp öyledir. Oraya ancak Allah sevgisi yakışır, çer çöp değil. - Ya dünya sevgisi? - O çöplük gibidir. Kalbe dünya sevgisini koymak, misafir odasına çöp bidonunu devirmeye benzer. Şimdi anladınız mı? - Anladık hocam.