Dai Mehmet Efendi "rahmetullahi aleyh", Gelibolu'da yaşamış bir Allah adamı... Mübarek, bir gün çıktı köyden. Gelibolu'ya gidecekti. Yolda yorulup oturdu bir gölgelikte. Ve uyuyakaldı. Gelibolu Kolağası, sarhoş sandı onu. Ve dürtüp uyandırdı. - Kalk! Kimsin sen? - Yolcuyum. - Sarhoşsun değil mi? - Hayır, ben içki içmem. - Yalan söylüyorsun. Düş önüme! Mübarek, ikaz etti: - Yanlış yapıyorsun. Ben suçsuzum. Lakin adam inattı. Götürüp hapsetti bu Allah adamını. Tekrar ikaz etti mübarek: - Bak pişman olursun, etme eyleme! Cevap bile vermedi. Hasbünallah! Kalbi incinmişti mübareğin. Kırık kalple Hasbünallah! dedi hücresinde. Yani "Allah bana kâfidir". O "Hasbünallah!" dediği anda Kolağası felç oldu evinde. Tutmaz oldu eli ayağı. Hemen anladı hatasını. - Eyvaaah! Ben ne yaptım? Sedyeyle gitti hapishaneye. Onu hapisten çıkarıp yalvardı: - Peşin hükümlü davrandım, pişmanım, affet beni! Mübarek acıdı yine. - Tamam, affettim. O "Affettim" der demez iyileşti adam. Sedye ile geldiği hapishaneden, yürüyerek gitti evine. Sonra mı? Talebesi olup, ömür boyu hizmet etti kendisine. En akıllı kimdir? Bir gün sordular bu zata: - En akıllı insan kimdir? - Ölüme hazırlanandır. - Peki, en ahmak? - Dünyaya tapandır. Sordular yine: - İhlas nedir? - Her şeyi Allah için yapmaktır. - Yani? - Halis niyetinize dünya menfaati karıştırmayın. Daha iyi anlaşılması için sordu: - Bir sürahi zemzem suyuna, bir damlacık idrar karışırsa, o su içilir mi? - İçilmez elbet. - Anladınız değil mi? - Çok iyi anladık.