Sultân İkinci Murâd Han, Emir Sultân hazretleri için bir at almıştı. Çok kıymetli ve cins bir attı, ama huysuzdu. Yanına, sâlih kimseler hariç kimseyi yaklaştırmıyordu. Murad Han, Emîr Sultân'a gelerek; - Efendim, sizin için bir at aldık, dedi. Ama yanına kimseyi yaklaştırmıyor. Birini verseniz de, onu size getirse. O anda Emîr Sultânın yanında, özel hizmetlerini gören, çok sevdiği "Hacı Baba" diye biri vardı. Bunu işitince; - "Âah, hocam bu işi bana verse" diye geçirdi içinden. O böyle düşünürken, hazret-i Emîr seslendi ona: - Heey Hacı Baba! Koştu hemen. - Buyurun hocam. - Git o ata de ki: "Senin sâhibin, Rabbinin emrine tam mutîdir. Sen de sâhibine öyle itaatkâr olacak mısın? Hacı Baba gitti. Ve bunları aynen söyledi ona. Sanki "Evet" diyordu At, başını üç defa öne doğru eğdi. Sanki "Evet" diyordu. Gelip, bu hali arz edince, Emîr Sultân; - Tamam öyleyse, buyurdu. Sen şimdi korkmadan yanına var. Onu al buraya getir! - Başüstüne, dedi. Ve gidip atı getirdi. Hacı Baba, o atla her gün alışveriş için çarşıya gidiyor, bir yere bırakıp, işini görüyordu. Ama at, aynı attı. Bazı adamları görünce, yine huysuzlanıyor, onları kovalıyordu. İyi de kimdi bunlar? İnsanlar da bunu merak ediyor ve; - Bu at, kimlere saldırıyor acaba? diyorlardı. Araştırdılar. Gördüler ki, "Bid'at sâhipleri"ne saldırıyor. "Ehli sünnet" birini görünce ise sâkinleşirdi. Hattâ yüzünü ona doğru çevirir, başını öne eğerdi. Sanki selâm verirdi. Bu hâli o kadar meşhurdu ki, insanlar; "Bu atın mânevî hâlleri var" derlerdi. Velhasıl kim "doğru îmânlı"dır? Kim "ehl-i bid'at"tır? Davranışıyla ayırırdı. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com