Yiğitlerden Ali kılıçlardan Zülfikâr

A -
A +

Uhud Harbi kızıştığı zamanda, birer "arslan" kesilmişti sahâbîler. Hele Hazret-i Ali, ekin biçer gibi biçiyordu kâfirleri. Bir ara küffârdan, bütün vücudu zırhlarla kaplı biri çıkıp bütün hiddetiyle bağırdı: - Ey müslümanlar! Karşıma er istiyorum! Efendimiz, bu kâfire karşı birini aradı eshabı arasında. Allahın Arslanı'nı görünce seslendi hemen: - Yâ Ali, çık şunun karşısına! - Başüstüne yâ Resulallah. Arslan gibi gidip dikildi kâfirin karşısına. Ve hiç fırsat vermeden kılıcını kaldırıp şiddetle çaldı. Müşrikin çelik zırhı kâğıt gibi parçalanmış, kendiyse kanlar içinde cansız yere yıkılmıştı. Tekbir sedaları yükseldi gökyüzüne. - Allahü ekber! Allahü ekber! Hazret-i Ali, bu cenkte onaltı darbe almış ve yere düşmüştü bir ara. "Yâ Ali, saldır!" O esnâda yanına tanımadığı biri gelip seslendi: - Kalk yâ Ali, saldır şunlara! Kalkıp kaçırttı müşrikleri. Harpten sorda sordu Efendimize: - O zat kimdi yâ Resulallah? - Cebrâil'di yâ Alî! *** Yine Uhud Harbinde bir ara karışmıştı ortalık. Efendimizin yanında eshaptan birkaç kişi kalmıştı yalnız. Onları da müşrikler ablukaya alıp gittikçe daralttılar çemberi. Kâfirlerin tek bir gayesi vardı o gün: Resûlullahı öldürmek. Lâkin mücahitler Onun etrafında, etten duvar oluşturmuşlardı adeta. Ona gelen hücûmlara, bedenleriyle siper oluyor, uğrunda can verip şehit oluyorlardı birer birer. "Yâ Ali, hücum et!" Buna rağmen müşrikler yine fırsatını bulup Efendimize iyice yaklaşmışlardı ki, Resulullah hazret-i Ali'yi görüp seslendiler: - Yâ Ali, hücum et şunlara! Hazret-i Ali arslan gibi kükreyerek saldırıya geçti. Müşrikler, kaçışıp zor kurtardılar canlarını. Ancak kılıcı kırılmıştı. Koştu hemen Efendimize: - Kılıcım kırıldı yâ Resulallah. O Server, "Zülfikâr"ı uzattılar ona. - Al, bununla savaş! Zülfikârı alıp kaçırttı düşmanı. Lakin az sonra yine Resulullaha hücuma geçtiler. Efendimiz yine seslendiler ona: - Yâ Alî, bunları def et benden! Zülfikarı çekip dağıttı küffarı. Cebrail aleyhisselam, o gün onun bu insanüstü gayretini görüp geldi Efendimize ve methetti onu ve kılıcını: - Yiğitlerden Ali, kılıçlardan Zülfikâr.