"Yılan bana zarar vermez"

A -
A +

Molla Hattap Karahisârî "rahmetullahi aleyh", Bilecik toprağını nurlandıran bir Allah dostu. Uzak diyarlarda bir velî türbesine gitmiş ve gecelemişti orada. Ancak orası bir viranelik olup, koca koca yılanlar mekan tutmuştu o yeri. Üstelik zehirliydiler. Yöre halkı, bunu öğrenince telaşlandılar. Ellerini ovuşturup, yakınmaya başladılar. - Eyvah yazık oldu mübarek zata. - Evet, muhakkak zehirlenip ölmüştür. - Tüh, haberimiz olsaydı mani olurduk. Ve hemen kalkıp koştular o türbeye. Ancak sağ ve selametteydi mübarek. Onu hayatta görünce çok sevindiler. - Elhamdülillah, sizi hayatta bulduk hocam. Çok şükür, zehirlenmemişsiniz. - Neden zehirleneyim ki? - Burada zehirli yılanlar vardı da. Doğrusu çok korktuk sizin için. Bana bir şey yapmaz - Evet doğru. Sabaha kadar dolaşıp durdular etrafımda. - Peki, size zarar vermediler mi? - Hayır. Onlar bana zarar vermezler ki. Hayretle birbirlerine bakıştılar. - Anlamadık. Size neden zarar vermezler? - Çünkü ben hayatımda kimseye zarar vermedim ki, onlar da bana zarar versin. Unutmayın. Kim Allahtan korkarsa, Onun mahlukları da ondan korkar. Kim Allaha itaat ederse, mahluklar da ona itaat ederler. *** Bir genç de nasihat istemişti bu velîden. Sordu o gence: - Evladım, biri sana bir iyilikte bulunsa, karşılığında ne yaparsın? - Teşekkür ederim kendisine. - Neden teşekkür edersin? İyiliğe teşekkür edilir - Çünkü iyilik yaptı bana. İyiliğe teşekkür edilir elbette. Sevgiyle baktı gence. - Evladım, o kimse bir vasıtaydı. Sana o iyiliği yapan bir başkasıydı aslında. Genç şaşırdı. - Anlamadım, başkası mı dediniz? - Evet. Herkese, her türlü ihsanı yapan, her iyiliği gönderen, hakikatte biri vardır evladım. Genç iyice meraklandı. - O kimdir hocam? - Allahü teala. Her nimetin hakiki sahibi yalnız Allahü tealadır evladım. Asıl teşekkürü Ona yapmalısın. - Anladım hocam. Ama Ona nasıl teşekkür edebilirim ki? - Günah işlememekle. Onun emirlerine göre yaşarsan, şükretmiş olursun kendisine.