Şakîk-i Belhî "rahmetullahi aleyh"... Büyük alim ve veli. Sevdiklerinden çok zengin biri vardı. Bu, bir gün geldi bu zatın huzuruna. Selam verip oturdu yanına. - Efendim! Bir istirhamım var. - Buyurun! - Estağfirullah. Malumunuz, bir hayli malım var. - Evet. - Sizinse pek yok. - Evet. - Acizane düşündüm ki, her ihtiyacınızı ben karşılayayım. Bu arada duanızı alayım. Tabii izin verirseniz. Şakik hazretleri memnun oldu. - Olabilir. Bir şartla olur Sonra ekledi: - Ama bir şartla. - Hayhay. Nedir şartınız? - Bana garanti vermelisin. - Nasıl? - Bak kardeşim, bugün çok malın var değil mi? - Evet efendim. - Amaaa, bana verince malın azalırsa? - ...... - Veya hırsız gelir, bütün malını çalarsa? - ....... - İleride bir hatamı görüp, bu fikrinden vazgeçersen, - ...... Yahut ölürsen - Yahut da ölürsen! - ....... - Bu gibi durumlarda ben nafakasız kalırsam, o zaman ne olacak? Bana bu hususlarda bir teminat verirsen, teklifini kabul ederim. Zengin şaşırmıştı. Bir şey diyemedi. Şakik devam etti: - Şu an benim rızkımı öyle kerim bir zat veriyor ki, bütün bu hususlarda bana kefildir. Her canlının rızkını verir. Hazinesinde hiç eksilme olmaz. Kullarının günahları sebebiyle rızıklarını kesmez. Ve O, hiç ölmez. Vaadinden de dönmez. Ve sordu zengine: - Şimdi söyle bana. Böyle bir Sahibim varken, Onu bırakıp, başkasına gitmekliğim kulluğa şakışır mı? Zengin, anlamıştı hatasını. Büktü boynunu. - Özür dilerim. Hata ettim. Ve elini öpüp, ayrıldı huzurdan.