İçeride her geçen gün yükselen siyasi tansiyonun yanı sıra dışarıda artan petrol fiyatlarına bağlı olarak geri gelen borsalar, İMKB'yi düşüş yönünde zorluyor. Para piyasalarında ise düşük kur, yüksek faiz politikası devam ediyor. Geçen hafta 139 dolar ile tarihi zirve fiyatıyla kapanan petrol, hafta boyunca global borsalara satış getirdi. Çin borsası haftalık bazda yüzde 15 değer kaybederken Avrupa'da Dax endeksi 6.637 puanı, ABD borsası DJI ise 12.077 puanı gördü. Cuma günü açıklanan ve beklentilerin üzerinde gelen perakende satış verisinden sonra DJI toparlanarak, haftalık bazda 97 puanlık artıyla 12.307 puandan kapandı. Bizden sonra kapanan ve gün içinde hep eksi seyreden Avrupa borsalarının günü ciddi primle ve DJI gibi haftalık ortalamaların üzerinde kapatmaları, petrol fiyatlarının biraz geri çekilmesi, önümüzdeki seanslarda alımların devam edebileceğini gösteriyor. DÜŞTÜ VE TUTUNDU İçeride türban kararı sonrası siyasi riskin arttığı ve dış borsalarda ciddi düşüşlerin yaşandığı son günlerde, İMKB 100 endeksi beklediğimiz gibi 38 bin destek seviyesinde tutunmayı başardı. İç siyasetteki gerginlik sebebiyle global borsalardan çok düşük performans göstermesinden dolayı zaten en ucuz kalan hisse senetlerinin, yeni bir düşüşe tahammülü yok. Piyasada dominant olan yabancının elinde yüzde yetmişe yakın hisse senedi mevcut. Yerli yatırımcı panikleyip elinde - avucunda kalan bir kaç lotu da satsa dahi piyasayı düşüremiyor. Piyasanın düşmesi için yabancı yatırımcının satış yapması gerekiyor. Aylardır artarak devam eden siyasi tansiyondan dolayı endeks 59 binlerden 38 bin seviyelerine kadar kontrollü şekilde geri geldi. Hisse bazlı da ciddi kayıplar var. Risk almak istemeyenlerin satışlarıyla endeks 38.000'li seviyelere düştü. BARDAĞIN DOLU TARAFI Bu saate kadar hisse senedi taşıyan yabancının satıp gitmesi için ya çok iyi kâr etmesi veya herşeye rağmen kâr zarar demeden satıp kaçması gerekiyor. Bunun için de "içeride veya dışarıda" önemli bir gelişmenin meydana gelmesi lazım. Bu ikinci ihtimalin gerçekleşmesi halinde vay halimize. Sadece İMKB'de endeks veya hisse fiyatları düşmekle kalmaz; döviz fiyatları ve bono faizleri anormal şekilde artar. Öyle böyle değil; son aylarda kurda yaşanan sınırlı artışlara, düşen borsaya ve yükselen faize benzemez. Bir anda elindekini üçüne beşine bakmadan satıp, bulduğu fiyatla da döviz alır ve gider. İşte o zaman vay bizim halimize. Son aylarda 900 milyon dolar, yaklaşık 1 milyar dolar civarında bir para çıktı. Ancak abartılacak bir şey değil. Bardağın dolu tarafını görmek lazım: 66 milyar dolar gibi bir rakam. 67 milyar dolardan 30 milyar dolar eksildiği zaman ben de onlarla birlikte bağırmaya başlarım merak etmeyin. > BEKLENTİLERİMİZ İMKB 100, 39.645 puandan başladığı hafta içinde bir ara seans içi işlemlerde 38 bin destek seviyesinin altına (37.965 puana) kadar gevşediyse de, gün sonu kapanışı, desteğin üzerinde gerçekleştirdi. Haftayı 38.296 puandan kapatan endeksin kısa vadeli 38 bin (önemli) destek ve 38.500 - 40.000 (5 - 22 günlük, günlük düşen ortalamaları)- 41.500 direnç seviyeleri var. Çin başta olmak üzere gelişmiş, gelişmekte olan tüm dünya borsalarında hafta boyunca ciddi kayıplar yaşandı. Ancak endeksin 38 bin ve üzerinde kapanması, cuma günü piyasamızın kapanmasının ardından yurt dışı borsalara gelen alım dalgası, pazartesi günü piyasanın alımlarla açılmasını sağlayacaktır. Yurt dışında yükselişlerin devam edeceğini, içeride Para Politikası Kurulunun toplantı sonuçlarının ve petrol fiyatların da yatırımcılar tarafından takip edileceğini düşünüyoruz. >> Sapla saman karışmasın Son aylarda global piyasalarda artan petrol ve enerji fiyatları ve içeride siyasi riske bağlı olarak kurda yaşanan dalgalanmaya bağlı olarak beklentilerin çok üzerinde gerçekleşen enflasyon, tüm tahminleri revize ettirdi. İçeride kapatma davası, dışarıda ise 139 doları bulan petrol fiyatları önceden tahmin edilemez gelişmeler yaşattı. Piyasa faiz oranları 2006 yılında yaşadığımız türbülans seviyelerine ulaştı. Ancak o tarihte ABD'de faiz oranı artırım süreci yaşanırken, oranlar da yıllık yüzde beşler civarındaydı. Son aylarda ise tam tersine bir süreç yaşanıyor. Yükseliş değil; düşüş süreci ve oran da yıllık yüzde 5 değil, sadece ve sadece yüzde 2. Yıllık yüzde 2.5 civarında seyreden enflasyon rakamlarına rağmen. O tarihte global piyasalarda yaşananlar ile son yaşananlar aynı değil. Sapla samanı birbirine karıştırmamak gerekiyor. Gelişmiş ülkelerde reel getirinin kalmadığı şu günlerde 'her puanın ayrı bir değeri var' diye düşünüyor ve yarın toplanacak olan Para Politikası Kurulunun bu değerlendirmeleri daha iyi yapıp piyasa oyuncularının istediği gibi karar vermeyeceğini düşünüyorum.