Bayramlar, müminlerin kaynaşmasına vesiledir

A -
A +

Ana babayı, akrabayı, dostları ziyaret etmeli, bayramlarını tebrik etmelidir. Yakınlarımızın kabirlerini de ziyaret edilerek onlar da sevindirilmelidir. 

 

 

 

 

 

Atalarımız "Sayılı günler çabuk geçer" demişlerdir... Çok şükür, oruçlarımızı tuttuk, yarın da bayramın birinci gününü idrak edeceğiz inşallah... 

 

Dinimizde bayramların önemi büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

 

(Ramazan ve Kurban Bayramının gecelerini ihya eden kimsenin kalbi, kalblerin öldüğü gün ölmez.) [İbni Mace, Taberani]

 

(Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, tevbe reddolmaz. Ramazan Bayramının ve Kurban Bayramının birinci geceleri, Berat gecesi ve Arefe gecesi.) [İsfehanî]

 

(Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez. Regaib gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban bayramı gecesi.) [İbni Asakir]

 

Bayramlar; Müslümanların kaynaşması, dostlukların tazelenmesi, kırgınlıkların giderilmesi, birlik ve beraberliğin güçlendirilmesi için çok güzel bir vesiledir. Bunun için, bayramlarda, ana babayı, akrabayı, dostları ziyaret etmeli, bayramlarını tebrik etmelidir. 

 

Vefat eden yakınlarımızın kabirleri de ziyaret edilerek onlar da sevindirilmelidir. Bilhassa ana-babanın rızasını, duâsını almayı ihmal etmemelidir. Vefat etmişlerse, duadan mahrum bırakılmamalı; onların dostları, ahbabları ziyaret edilerek ahde vefa göstermelidir... 

 

Çocuklar sevindirilmelidir. Yetim, kimsesiz çocuklar aranıp bulunmalı, bayram sevincinden mahrum bırakılmamalıdır...

 

Dargın olanların, aslında bayramı beklemeyip, hemen barışması gerekir. Dargınlık olsa bile üç günden fazla sürmemeli. Şayet bayrama kadar süren bir dargınlık olduysa, daha fazla gecikmeden barışmalı. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

 

(Birbirinizle münasebeti kesmeyin! Birbirinize arka çevirmeyin! Birbirinize kin ve düşmanlık beslemeyin! Birbirinizi kıskanmayın! Ey Allah’ın kulları kardeş olun! Bir Müslümanın diğer kardeşine darılarak üç günden çok uzaklaşması helâl değildir.) [Buhari]

 

      ***

 

Eshâb-ı kirâmdan bir zât diyor ki:

Resûlullah Efendimiz bayram günü hutbeye çıkıyordu. Minber üç basamaktı. Birinci basamağa çıktı. Bir şeyler söyledi. Yanındaydım, kulak verdim, işittim. Buyurdu ki:

 

(Yâ Rabbî! Sen bir kuluna anasını, babasını ihsân ettiğin hâlde, anasını, babasını gördüğü hâlde; onların hizmetinde kusur edeni, onların kalblerini inciteni, onların rızâsını, duâsını almayanı Cehenneme sok yâ Rabbî!)

 

Bunları nakleden Sahâbî, "Âmîn yâ Resûlallah" dedim, diyor...

 

O hâlde birbirimizi seveceğiz, ama anamızın, babamızın da kıymetini bileceğiz. Onların duâlarını alacağız, rızâlarını alacağız. Vefat etmişlerse, duadan mahrum bırakmayacağız...

 

Bayramınız şimdiden mübarek olsun efendim...

 

 

 

Ahmet Demirbaş'ın önceki yazıları...