Cihadı terk edenler, umumi belaya maruz kalırlar!..

A -
A +
Dînin yayılmasına, İslâmiyetin kuvvetlenmesine çalışmak, her zamân iyidir ve kim olursa olsun, böyle çalışan, cihâd sevâbına kavuşur.

 

 

Cihad, Allah düşmanları ile çeşitli yollarla ve çeşitli vasıtalarla mücadele ederek Allahü teâlânın dinini Onun kullarına ulaştırmak, insanları küfürden cehaletten kurtarıp, imana, ebedî saadete kavuşturmak demektir... Cihad, beden ile yani her türlü harp vasıtaları ile kâfirlere karşı yapılır. Her türlü yayın vasıtası ile, İslamiyet’i insanlara yaymak, duyurmak suretiyle yapılır. Dua ile yapılır... Dua ile yapılan cihad ise daha önemlidir. Bu cihad, bütün Müslümanlara farz-ı ayndır. Öteki cihadlar ise farz-ı kifayedir. Bu cihadı yapmamak büyük günah olur. Beden ile ve din bilgilerini yaymak suretiyle cihad eden Müslümanlara dua etmelidir. "Leşker-i gaza, leşker-i duanın yardımına muhtaçtır" buyurulmuştur. [Leşker asker demektir.]

 

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Müminin amelinin en efdali, Allah yolunda cihaddır.) [Taberani]

 

(Cihadı terk eden topluluk, mutlaka umumi bir belaya maruz kalır.) [Taberani]

 

Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Mirac gecesi, ekin ekip bir günde biçen, bir topluluğu gördü. Biçtiği mahsul yeniden eski hâline dönüyordu. Bunların kim olduğunu sorunca, Cebrail aleyhisselam dedi ki: (Bunlar Allah yolunda cihad edenlerdir. Bunların bir iyiliğine yediyüz misli sevap verilir. Harcadıklarının yerine yenisi verilir.) [Bezzar]

 

İmam-ı Rabbani "kuddîse sirrûh" hazretleri Seyyid Ferîd hazretlerine yazdıkları bir mektupta bu hususta özetle şöyle buyuruyor:

 

Muhterem Seyyid hazretleri! Bugün, Müslümânlar kimsesiz kaldı. İslâmiyete yardım için, bugün bir çiteyl [yanî ufak bir gümüş] vermek, binlerce altın vermiş gibi kıymetli olur. Hangi tâlihli kimseye bu büyük nimeti ihsân ederlerse, ona müjdeler olsun! Dînin yayılmasına, İslâmiyyetin kuvvetlenmesine çalışmak, her zamân iyidir ve kim olursa olsun, böyle çalışan, cihâd sevâbına kavuşur. Fakat, İslâm düşmanlarının her yandan saldırdığı bu zamânda, Ehl-i beyt-i nebevîden olan siz kahramânların yardım etmesi, elbette dahâ iyi, dahâ güzel olur. Çünkü Allahü teâlâ, İslâmiyyet gibi en büyük nimetini, kullarına, sizin yüksek ceddiniz ile gönderdi. Sizin yardımınız, kendi yaptığı şeye yardım etmek olur. Başkalarının yardımı ise böyle olmaz. Resûlullaha tâm vâris olabilmek, bu büyük işi yapmakla olur...

 

Tevbe sûresinin yetmişüçüncü âyetinde meâlen, (Ey sevgili Peygamberim! Kâfirlerle ve münâfıklarla cihâd et, dövüş! Onlara sert davran!) buyuruldu. Kâfirlerle dövüşmek, onlara sert davranmak, dinde zaruri lâzımdır. Yani imanın şartıdır. [Fakat, cihâdı hükûmet yapar. Devletin ordusu yapar. Müslümânların cihâdı, asker olarak hükûmetin verdiği vazîfeyi yapmaktır.]

 

 

 

Ahmet Demirbaş'ın önceki yazıları...