Bir bayrama daha kavuştuk, bayramınızı tebrik ederiz

A -
A +

Bir bayrama daha kavuştuk. Şimdiden bayramınız mübarek olsun. Daha nice huzurlu sağlıklı ve mutlu bayramlar diliyorum.

 

Ah nerede o eski bayramlar. Genç, yaşlı demeksizin birçoğumuzun kullandığı bir özlem çağrısıdır bu. Hep bir özlem duyarız. Peki, mümkün mü eski bayramları yaşamak? Giden bir zamanı ve eskiyi geri getirmek nasıl mümkün olsun. Tekrar çocuk olup o günlere dönerek tekrar o büyüklerimizin ellerini öpmemiz mümkün mü? Hayatta mı o aile büyüklerimiz? İçimizde hep o bayramlara özlem olmuyor mu? Dedelerimizin bizi saçlarımızdan koklayıp öpmesi, babaannelerin mis kokan yumuşak ellerini öpmemiz, kalabalık bayram sofralarında hep beraber aile bir araya gelip iftar açmamız ve bayram sofralarında yemek yemek mümkün mü? Ah maalesef pek mümkün değil.

 

Eski bayramlar denince aklımıza hep o eski âdetler gelenekler geliyor. O bayramları güzel yapan bütün ailenin bir araya gelmesi ve birlik olmanın verdiği güzelliklerden geçmesiydi. Kalabalık ailenin bir araya gelmesi, dağıtılan şekerler, tatlılar ve biriktirilen harçlıklardı. Artık büyükler olmadığı için ve dağılan aileler yüzünden hiçbirimizin bayramı ne yazık ki eski bayramlar gibi olmayacak. Büyüklerimizin eksikliğini ve hasretini hissedeceğiz her bayram. Ama yine de eskisi kadar olmasa bile şimdi yaşadığımız bayramları eski bayramlar gibi yapmak elimizde değil mi? Şimdi bizler büyüdük yaşlandık ama o bayram heyecanını çocuklarımıza torunlarımıza yaşatmak elimizde. Artık yaşımız gereği o bayrağı biz devraldık. Bayram hazırlıkları yapmak, bayram heyecanı ve sevincini yaşatmak, bayram geleneklerini yerine getirmek bizim görevimiz. Şimdi çoğu insanımız gurbette. İmkân nispetinde sılayırahim yapıp büyüklerimizi ziyaret edelim, bayramlaşalım, çocuklarımızı sevindirelim. Sadece kendi yakınlarımızı değil bütün yaşlıları ziyaret edelim. Sadece kendi çocuklarımızı değil bütün çocukları sevindirmeye gayret edelim. Ziyaret ettiğin ve bayramlaştığın kimse hasta ise moral bulacak, yaşama sevinci oluşacaktır. Yaşlı ise yaşlılığın verdiği üzüntü, gam ve kederden kurtulacak, büyük olarak kendini saydığınız için sizinle gurur duyacaktır. Ziyaret ettiğin kimse eğer aile büyüğünüz ise -hayırlı evlat- olarak size dua edecektir. Hısım akrabadan biri ise akrabalık bağlarınız kuvvetlenecektir. Komşularınız ise komşuluk bağlarınız güçlenecektir. Hastanede yatan bir hasta ise onun gönlünde taht kuracak, hastayı ziyaret sevabı alacaksınız. Fakir ve kimsesiz ise onu sevindirerek Allah’ın övdüğü kul olma şerefine kavuşacaksınız. Bir yetim ise onun sevinmesi sebebiyle melekleri sevindireceksiniz. Kabirleri ziyaret edip bir Fatiha okumadan ve ölümü hatırlamadan gafil olmayınız. Birisiyle küsseniz bu bayram mutlaka onunla barışıp dargınlığınıza son verme fırsatını kaçırmamalısınız. İmkân dışı ve uzakta olduğu için ziyaret edilemeyen eş, dost akraba ve arkadaşlarımızı telefonla arayıp mümkünse bizzat seslerini duymaya çalışmalıyız. Mesajlaşmak en son çare olmalı.

 

Ne yazık ki son zamanlarda bayram günlerini yukarıda değindiğimiz gibi yaşamayıp tatil gününe çeviren okuyucularımız vardır. Onlara da az çok hak vermek lazım ama bayramda büyükleri eşi dostu ziyaret edip bayram gibi yaşayıp hem tatil yapıp hem de gerçek bir bayram yapmak daha güzel değil mi? Bayramı bayram gibi görmeyip sadece bir tatil yapma fırsatı gibi düşünmek yanlışlarımızın en büyüğüdür herhâlde.

 

Bu vesileyle bütün okuyucularımızın Ramazan Bayramı’nı en iyi dileklerimle kutluyor herkese sağlık, mutluluk ve esenlikler diliyorum...

 

     Aslan Torun

 

 

Evlatlarımızı nasıl koruyacağız soruları beynimi kemiriyor

 

 

Uykularım kaçıyor, bunca zulme göz yumarak uyuyamıyorum. Uykularım kaçıyor, beyni dizilerden uyuşmuş insanların sessizliği kalbimi yoruyor.

 

Uykularım kaçıyor. Gençlerin bu duyarsızlığı içimi yakıyor. Uykularım kaçıyor, bu gidiş nereye diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

 

Uykularım kaçıyor, bu günah selinin önüne kapılıp gidenlerin hâli yüreğimi yaralıyor.

 

Uykularım kaçıyor, evlatlarımızı bu çağın zulmetinden nasıl koruyacağız soruları beynimi kemiriyor.

 

Uykularım kaçıyor, nefsimize tapmış, dünyaya dalmış bizler bu duyarsızlığımızın hesabını Rabbimize nasıl vereceğiz düşüncesi ile.

 

Uykularım kaçıyor, telefon tutmaktan uyuşmuş ellere, kanlanmış gözlere, feri çekilmiş bedene ne anlatılır diye düşünüyorum.

 

Biliyorum Batı oyununu çoktan oynadı. Şimdi meyvelerini yiyor, kaymağını yiyor. Şeytan karşımıza geçmiş kıs kıs gülüyor. Çoktan esir olmuş kalpler, kör olmuş gözler, uyuşmuş beyinler.

 

Geçmiş olsun efendim, geçmiş olsun. Bir avuç insan. Bu pis havayı soluyup, bu zulmet içinde ayakta kalmaya çalışıyor. Son güçleri ile hakkı hakikati haykırıyorlar. Ama duyan çok az, gören göz kalmamış. Kalpler kaskatı olmuş, bedenler ruhsuz...

 

     Âmine Kübra Salar

 

 

Yanlış hesap mı teknik hata mı?

 

 

“Feridun Ağabey merhaba, köşenizde sık sık görüşlerini okuduğumuz Ali Özdemir Bey, son olarak ekmek/pide fiyatları ile ilgili yazısında, galiba bir teknik hata yapmış.  O da, "... günde 85 milyon TL. (23,6 milyon dolar), yılda 8,6 milyar dolar 320 milyar TL.) toplanmış olur" ifadesi. Günde 85 milyon TL'lik geliri(!) dolara tahvil ederken 1 dolar=36 TL düşünmüşken 1 dolar=3,6 TL’den hesaplama yapmış, bunun sonucu olarak yılda 860 milyon dolar yerine bunun 10 katı 8,6 milyar dolar karşılığı 310 milyar TL'yi devletin kasasına yerleştirmiş...”

 

     Mevlüt Akyıldız

 

 

 

Anlat Derdini Feridun Ağabey'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.