28 Mayıs'taki ikinci tur seçimlerinden sonra muhalefet iyice dağıldı. Hem partiler dağıldı hem de medya. Muhalifler hep beraber "Kemal Kılıçdaroğlu istifa etsin" diyor ama nedense medya sessiz!..
14 Mayıs seçimlerinden sonra birbirlerini suçlayıp duruyorlar. Ama medyaları hiç öz eleştiri yapmıyor. Hâlâ her gün televizyon ve gazeteleri dindar insanlara saldırmakla meşguller. Yalan haberlerle yol alacaklarını sanıyorlar. Ekonomi haberlerini de ihmal etmiyorlar.
Ekonomide sıkıntı olduğu muhakkak ama muhalefet inandırıcı değil. Kimsenin güvendiği yok. Muhalefet medyası kendi çapsızlığını asla eleştirmiyor. Zaten birbirlerine düştüler. Kimi Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekliyor kimi de Ekrem İmamoğlu'nu. Biri çıkıp da, "Biz de yanıldık. Halkı anlayamadık" demiyor, diyemiyor.
Hâlbuki seçimden önce hepsi kazanacağına emindi. Neler söylediler. "Erdoğan dönemi bitti" söylemlerinden tutun da, "Kemal Bey kesin kazanıyor"a kadar her şeyi dediler.
Tamam seçimi kaybettiği için Kemal Bey istifa etsin ama bir zahmet siz de edin. Siz olduğunuz sürece hükûmet hiçbir seçimi kaybetmez.
Şimdi de şarkıcı Teoman'a sarmışlar!
Tamer Karadağlı gibi milliyetçi bir sanatçının Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne atanmasını içlerine sindiremediler. Gerçi kim atansa beğenmeyecekler. Kendilerinden biri atansa ona da "dönek" diyecekler.
Dün de şarkıcı Teoman'a sataşmışlar. Teoman, Instagram hesabından yaptığı paylaşımda Necip Fazıl Kısakürek'e adadığı yeni teklisi "Kendi Ülkende Parya"yı 29 Eylül'de yayınlayacağını duyurmuş.
Vay sen misin bunu diyen! Teoman'a demediğini bırakmamışlar. "Onu nereye atayacaklar acaba"dan tutun da, "yalaka" sözüne kadar adama demediklerini bırakmamışlar.
Hep diyorum, Türkiye'de kutuplaşmayı çıkaran muhalefettir. Çünkü halka sunacakları bir şey yok. Kendi mahallelerinde var olmak için tek gerekçeleri bu. Hükûmete ve ona destek olan herkese saldırmak. Kendi mahallelerinden biri hükûmetin lehine bir şey dese hayatı zindana çeviriyorlar. Sonra da kutuplaşmadan bahsediyorlar...
