Mutsuzluk ve memnuniyetsizlik hâli 

A -
A +

Dün Fatih Selek, X’de paylaşınca gördüm. Karar gazetesinde Bekir Fuat’ın “Büyük büyük laflarımız var ama neşemiz yok” yazısı çağımızın olmasa bile zamanınızın bazı ruh hâllerini anlatıyordu.

 

Ben de yaklaşık aynı dertten muzdaribim. Pandemiden beri genel bir memnuniyetsizlik ya da huzursuzluk hâli. 2020’ye kadar bende asla böyle bir şey yoktu. Çevremde de yoktu. Pandemiden dolayı eve kapanmadan mı oldu yoksa Covid mi yaptı bilmiyorum. Aklı başında, dünyayı ve kendisini bilen birçok tanıdığımı da biraz deşince genel bir mutsuzluk hâli var. 

 

Son birkaç yıldır lise ve üniversitede dinlediğim müzikleri dinliyorum. 1990’lı yılların pop müziği dinlediklerim arasında önceliğim oldu. Meğer tanıdığım ve tanımadığım birçok kişi bu durumdaymış. Hatta şimdinin 20’li ve 30’lu yaşları bile onları dinliyormuş. 1990’lı yıllarda izlediğim filmleri bir daha izliyorum. Jerry Seinfeld orantısız İsrail desteğini açıklayana kadar Seinfeld’in büyük sezonlarını bulduğum her fırsatta izliyordum. Çünkü mutlu oluyordum, kendimi iyi hissediyordum.

 

Geçen akşam nereden aklıma geldiyse 1995 yapımı Sandra Bullock’un oynadığı “While You were Sleeping (Sen Uyurken)” filmini bulup izledim. O filmi Zonguldak’ta 1995 Kasım'ında izlemiştim. 1999 yapılı Notting Hill filmi de. 

 

Eskiden şöyleydi ya da böyleydi demek istemiyorum. Bir arkadaşlık ya da güven ilişkisi vardı. O da kalmadı. Zamanla mı alakalı desem öyle değil. 

 

Durumun siyasetle alakalı olduğunu da düşünmüyorum. Eskiden de hükûmeti ya da muhalefeti destekleme durumu vardı. Hâlâ hepimizin yakın arkadaşlarımızın dünya görüşleri bizlerle ters ama durum o değil. Parası olan da huzurlu değil!..

 

Gene Jerry Seinfeld örneğini vereceğim. Bir Podcasting gördüm. “1970’lerde, 1990’larda para için iş yapılmazdı. İdare eder, geçinirdik. Hangi işi yaptığımız önemliydi” diyor. Amerika’daki bu durum Türkiye için de geçerli. Şu an beyaz yakalı birinin yaptığı iş mi daha önemli görülüyor yoksa Bitcoin alıp satanın işi mi? Influencer mı olmak daha önemli yoksa iyi bir şirket yöneticisi mi? Emin değilim. 

 

Demek o ki, eski havamızda değiliz. Birbirimize güvenmiyoruz. Mutlu değiliz. Herkes herkesin arkasından konuştuğu için içimize kapandık. Derdimizi anlatacak tek bir kişi bulamıyoruz, çünkü güven yok. “Ya bu sırlarımı başkasına anlatırsa” korkusu var... 

 

Futbol bile artık keyif vermiyor. Bazen zorla maç izliyoruz. Büyüdük de böyle oldu değil mesele. Yaşı 60 olanlar da, 25 olanlar da mutlu değil... Yaptığı işi seven tek bir kişi yok. 

 

İnanın bazı hafta sonları memlekete gidiyorum. İstanbul’dan çıkıp Sakarya, Bolu, Düzce, Zonguldak’a vardığımda kendimi daha iyi hissediyorum. Hele doğup büyüdüğüm Zonguldak’a gidince bazen dönesim gelmiyor. 

 

Netflix’de hangi ülke yapımı olduğunu unuttum, bir film izlemiştim. Orada da zamanın bu memnuniyetsizliği anlatılıyordu. Her yerde aynı duygu var...

 

 

Batı medyasında bölünme var

 

 

İki gün önce el-Cezire kanalı şöyle bir haber yayınladı.

 

“CNN ve BBC'deki gazeteciler, Gazze'ye yönelik savaşla ilgili haberlerde İsrail yanlısı ön yargılar olduğunu, ayrıca sistematik çifte standartlar uygulandığını ve gazetecilik ilkelerinin sık sık ihlal edildiğini iddia ederek haber merkezlerinin iç işleyişini ifşa ettiler.” Yani bu iki kurumda bazı gazeteciler üst yönetimin açıkça İsrail’i kolladığını iddia ettiler. Gerçekten de bu iki kurum da çoğu haberde İsrail’i kolluyor. 

 

Ancak Christiane Amanpour gibi CNN’de çalışan gazeteciler biraz daha tarafsız gitmeye çalışıyorlar. Bu defa İsrail ve Mossad yanlısı hesaplar, “Amanpour CNN’den ayrılsın, Hizbullah’ın halka ilişkiler müdürü olsun” diye paylaşımlar yapıyorlar. 

 

BBC cumartesi gecesi Hamaney’in 45 dakikalık konuşmasını verdi. BBC’ye İsrail tarafından denmedik laf kalmadı. “BBC aklını mı kaybetti?” türü yorumlar yapıldı. “İsrail’e silah ambargosu koyalım” diyen Macron’a dümdüz gidiyor İsrail!.. 

 

İsrail öyle soykırım yaptı ki, en koyu İsrail yanlıları bile -medya da dâhil- bu kadar olmaz diyorlar. İsrail böyle böyle yalnızlaşıyor ve iyi oluyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Alim Kocabey 8 Ekim 2024 00:21

Cem ağabey Zaman geçsede hayat hiç geçmiyor Habil ve kabiller aynı

Erhan Yılmaz 7 Ekim 2024 11:53

Cem Bey merhaba. Zonguldak Çaycuma da ikamet ediyorum. Bugünkü yazınıza aynen katılıyorum. Zonguldağa geldiğinizde tanışıp görüşebilirmiyiz. iyi günler

Funda 7 Ekim 2024 11:04

Cem bey ne güzel anlatmışsınız genel ruh halimizi ..sanırım biz birlik beraberlik duygumuzu yitirdik herkes bencil ve bencilce yaklaşıyor kimsenin kimseyle empatisi kalmadı herkes kendini ispat etme derdinde bir görgüsüzlük bir ‘’en iyi ben’’hastalığı hakim ..Allah sonumuzu hayır etsin.