Wagner grubunun lideri Prighojin, Kremlin’e cuma gecesi isyan bayrağını açtı. Özellikle Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Gersimov’a öfkeliydi. Esas mesele neydi peki?
Cevap basit: Ukrayna işgal girişimiyle beraber Wagner çok öne çıktı. Hemen her cephede onlar vardı. Ciddi çatışmalara girdiler ve kayıplar verdiler.
Prighojin her yerde, “Biz savaşıyoruz. Diğerleri yatıyor” anlamına gelen sözler söyledi. Bu da Şoygu ve Gerasimov’un canını sıktı. Rus ordusunun mücadelesi görülmüyor intibaı oluştu. Hâliyle Putin de durumdan rahatsız oldu. Bunun üzerine Wagner’in bütçe ve mühimmatı kesildi. Hatta bazı yerlerde Rus ordusu bunlara ateş etti ve bazı paralı askerler -sayısı 2 bin deniyor- hayatını kaybetti.
Prighojin delirdi ve iki isme cephe aldı. Bir günde Rostov şehrini ele geçirdi. Rus ordusundan da destek görünce işler çığırından çıktı. Putin hainlerin cezalandırılacağını söyledi. Sonra araya bir el girdi. Kısmen barış sağlandı ve Proghojin Belarus’a geçti. Hakkındaki soruşturmalar kaldırıldı.
Bu saatten sonra Putin’in işinin zor olduğunu herkes biliyor. İktidardan inmeyecek ama zorlanacak.
Bir yasanın tartışılmasını istememek!
E-Ticaret Kanunu hakkında 4-5 yazı yazdım. Geçen sene çıkan yasa maalesef toplumda hiç tartışılmadı. Hâlbuki yasayı baştan sona okuyan biri çok iddialı söylüyorum, “Bu yasa nasıl çıkmış?” der.
Reklam yasağı getiren, enflasyonla mücadelenin önüne geçen, indirim yapılmasına mâni olan, korkunç lisans ücretleriyle tüm e-Ticaret şirketlerini batıracak bu yasaya medyada sadece birkaç kişi itiraz etti.
Ben herkesin düşündüğünü yazan biri değilim. En zor zamanlarda kellemi nasıl ortaya koyduğumu herkes bilir. E-Ticaret Yasası her yerinden dökülen bir kanun. Ve bu kanuna itiraz edenleri bir firmadan para almakla itham etmek acizliğin ifadesidir. Madem kanun iyi, bırakın tartışılsın. Tartışılsın ki, herkes eteğindeki taşları döksün.
E-Ticaret kanunu rekabeti önleyen, aslında tek bir firma için çıktığı belli olan bir yasa. Bu yasayı savunanlar Çin’in millî güvenliğimizi tehdit ettiği için çıktığını söylüyorlar. Bugün bir insan Çin’in Türkiye’ye tehdit olduğunu söylüyorsa dünya siyasetini hiç bilmiyordur. ABD bile, “Çin bize ekonomide tehdit değil rakip” diyor. İsteyen geçen hafta pazartesi günkü Financial Times’ın manşetine bakabilir. Ayrıca Çin’i bahane olarak ileri sürenler e-Ticaret Kanunu tartışılsın istemiyordur ve bir şeyleri gizliyordur.
Danıştay 10. Daire kararını vermiş ve bazı maddeleri iptal etmiş. Konu Anayasa Mahkemesi’nin önünde. Tam da temmuz ayında AYM karar verecekken saçma sapan iddiaları gündeme getirenler, bu kanuna itiraz edenleri itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar ama yemezler. Bırakın AYM kararını versin.
Tekrar ediyorum; e-Ticaret Kanununun uygulanması mümkün değil. Kanun uygulandığı takdirde binlerce firma Anadolu’da batacak ve KOBİ’ler çaresiz kalacak. Tekelleşmenin önüne geçmek amaçsa Rekabet Kurumu niye var? Ben her yazımın sonuna kadar arkasındayım. Asla geri adım atmam. Bizim hakkımızda asılsız iddialarda bulunanları ispata davet ediyorum.
Ece Sevim Öztürk’e özür borçlusunuz
Aslında soyadı Tanyeli oldu ama o tarihlerde evli olduğu için Öztürk’tü. Çok meraklı gazeteciydi. Kendisiyle 15 Temmuz’dan hemen sonra tanıştım. Değişik bir bakış açısı vardı.
15 Temmuz mahkemelerinde duruşmaları takip edip bunları haberleştiriyordu. Birileri rahatsız oldu ve Ece Sevim 8 Haziran 2018’de gözaltına alındı. 13 gün gözaltında kaldı, sonra tutuklandı.
6 ay tutuklu kaldı. Ece Sevim sadece meraklı bir gazeteciydi.
Ona FETÖ’cü dediler, ithamlarda bulundular. Ben bazı fikirlerine katılmıyordum. Değişik bir bakış açısı vardı. 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası aldı ve tahliye edildi. “Gazetecilik merakını aşan vaziyette merak gösterdiği” gibi saçma gerekçelerle ceza aldı.
Dosya Yargıtay’a gitti. Yargıtay, Ece Sevim’in gazetecilik yaptığını ve ihtimale dayanarak ceza verilemez, dedi. Peşinden yerel mahkemede de beraat etti. Hatta Ece Sevim’in tazminata hak kazandığını söyledi.
Şimdi 10 yaşında olan kızı 6 ay annesiz kaldı. Onu yurt dışına gitti sanıyordu. O zaman Ece Sevim’in hakkını nadiren ben savunuyordum. Bana bile neler dediler. Zaman ve mahkeme beni haklı çıkardı. Şimdi Ece Sevim’in kaybolan yılları ne olacak? Ona iftira atanlar ne diyecek?..