Genç kuşaktan Deniz Göktaş diye bir stand-up’çı var. Geçenlerde onun şöyle bir esprisine denk geldim:
“Seküler insanlar çok mutlu çok umutlu işte, sorgulayan bir nesil geliyor özgürlükçü bir nesil geliyor. Ama bu taraf o taraf böyle heyecanla izlerken arka bahçede çok yanlış şey. Arka Bahçe Seküler Çağdaş rasyonel sandığınız insanların hepsi meditasyona, rüyaya, enerji, burçlara inanmaya başladı. 21. yüzyılda skolastik düşüncenin Merkezi Kadıköy. Tanıştığınız biri akıllı gibi görünürken bir anda 'ikizler mikizler' diye bir şey saçmalıyor. Geleneksel dinlere haksızlık etmişiz; eski sorular ‘Ölümden sonra hayat var mı?’ iken şimdi ‘Terfi ne zaman gelecek, Ayşe bana neden küstü?’ gibi saçma sorular peşindeyiz. Şakasına bile olsa ‘Terazisin, normal’ diyenlere tavır alın müdahale edin; aksi hâlde 'mezhep savaşları' gibi 100 yıl sonra 'burç savaşları' başlayabilir.”
Yayıncılık yaptığım dönemden biliyorum. Belli klasik kitaplar, okullarda okutulan romanlar dışında en çok satan kitapların bir kısmı diyet, sağlıklı beslenmeyle ilgiliyse, bir kısmı da burçlar, fallarla ilgiliydi. Gördüğüm kadarıyla hâlâ da öyle. “Bana Allah de Yeter” gibi hap niyetine bir saatte okunan kitaplar da var.
Muhafazakâr, milliyetçi camiada da var ama burçlar, fallar konusunda daha çok kafayı takan kesim seküler cenah. “Sen boğasın, boğalar et yemeyi sever” türü açıklamaları olur. Hâlbuki et sevmeyen boğa burcu da çok gösteririm. Ya da kahve falına bakan, meditasyona inanan geniş bir seküler kesim var. Plazalarda çalışan bu kesim, genelde Kadıköy, Şişli gibi yerlerde yaşıyorlar...
Genelde AK Parti ve Erdoğan karşıtı bu seküler cenahın kendisi de 'cemaat'leşti! Elbette muhalif olmalarında sorun yok ama kendilerinde hata görmeyip başkasını kusurlu gören, kendilerini en akıllı sanıp diğerlerini cahil sanan bir kitle. Ama öte yandan fal bakınca oradan kısmet arayanların bir kısmı da bu kitlede... Hâlbuki kendini eleştirmeyen her yapı içten içe çürümeye mahkûmdur.
Cemaatleşmiş bu seküler cenahın son 23 senedir destekledikleri partiler iktidara gelemedi. Dindar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onlara ters gelen hayatı bu kitleyi iyice uçlara itti. O yüzden kaybedilen seçimlerde trafoya kedi kaçmış, silinen mühür, oy çalma gibi saçmalıklara inandılar. Muhalif medya, cemaatleşmiş bu seküler cenahı iyice afyonlaştırdı.
Bodrum ve Ege kıyılarından başka yere gitmedikleri için Türkiye’nin her yerini böyle sandılar. 2023 seçimlerini kesin kazanırız dediler ama Anadolu’yu tanımadıkları için hüsrana uğrayıp Zanax’ta teselli aradılar. 2024 yerel seçimlerinin emekliden dolayı AK Parti’ye kaybettirdiğine inanmakta zorluk çekiyorlar. Bekir Ağırdır ve bazı anketçiler de bu kitlenin sağlıklı düşünmesini yıllar boyunca engellediler.
Şimdi bu kadar lafı niye dedik? Şundan:
Cemaatleşmiş seküler kitle Ekrem İmamoğlu ve etrafındakilerin nasıl bir yolsuzluk ve rüşvet çarkına girdiğine inanmıyor? MASAK raporlarına inanmıyorlar. Tanıklara inanmıyorlar. Vergi kayıtlarına bakmıyorlar. Ekrem İmamoğlu’nun bir otele girerken kameralara bant taktırmasını normal görüyorlar. Bu kesimi, bir belediye başkanının jammer kullanmasının yasak olduğuna ikna edemiyorsunuz. Seküler cenah asla öz eleştiri yapmıyor...
Bazen onlara, “MASAK raporlarına baksanız belki ikna olursunuz” diyorum ama o raporları okuma gereği duymuyorlar. “Bazı CHP’liler bu davada tanık ve onlar ifade verdiler” diyorsunuz, oralı olmuyorlar. Çok yazık!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sevmeyin. Bizlerden nefret edin. AK Parti’ye tavır alın. Ama şunu bilin ki, kurtarıcı olarak gördüğünüz Ekrem İmamoğlu cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk iddialarıyla yargılanıyor. Bilim ne der: "Kanıt seni nereye götürüyorsa, oraya git!" Bütün kanıt ve ortaya çıkanlara rağmen seküler cenah ikna olmuyorsa ne denebilir ki!
AK Parti’den memnun olmayanlar seçimde fatura çıkarıyor. CHP yüzde 25’ten hiç aşağı düşmedi. Kim daha sorgulayıcı? Ekrem İmamoğlu seküler cenah için neredeyse bir "mesih" gibi. Ama herkes bir gün rüyalardan uyanıp gerçeğin sert ve acımasız yüzünü görür.
Cem Küçük'ün önceki yazıları...