Albert Einstein'ın şu sözünü çok severim:
“Önyargıları değiştirmek atomu parçalamaktan zordur.”
Sanki hakem, kulüp başkanı, teknik adam, futbolcu ilişkilerinin altında yatan sırrı özetleyen bir söz.
Oysa hakemlik; bu güzel oyunun en önemli paydaşıyken.
Tıpkı; başkan ve yönetiminin sezon planlamasını, transfer politikasını, mali ve insan kaynaklarını yönetirken elinde olmayan sebepler yüzünden hata ce yanlışlar yapması gibi, hakemin de hata yapma hakkı vardır.
Tıpkı; teknik adamların rakip analizi, maç taktiği, teknik ve taktik anlayışı, oyuncu planlaması ve oyun içindeki hamlelerde hata yapması gibi hakemin de hız, tempo, heyecan kazanan ve baskı ortamının giderek arttığı bu oyunda hata yapma kredisi vardır.
Diyeceksiniz ki; bunca imkana, onca teknik donanıma, teknolojik desteğe, elit yardımcılar ve VAR gibi elit hakem desteğine rağmen mi, hata yapma var?
Evet; onca imkana rağmen hakemin hata yapma hakkı var çünkü o da bir insan ve robotik yapıya sahip değil.
Öyle bile olsa futbolun hiç bir estantanesi ve pozisyonu birbirine benzemdiği gibi inanılmaz farklılar içerir. O çok değişken oyunu yönetmek de sanıldığı kadar kolay değildir.
Bu eğlenceli, güzel oyun hakeme düdüğünü astırır; öyle bir kaotik ortamdır.
Üstelik; dünyanın her yerinde; Brezilya, İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya ve İtalya gibi futbolun geliştiği ülkelerde bu böyle; hakem hata yapar!
Yeter ki; bu hatalarda kasıt olmasın.
Fakat bizde buna katlanmak zor olduğu gibi bizim futbol dünyamızda hakem ağzıyla kuş tutsa kimse takdir etmez. Herkes kendine göre eleştirecek bir yanını bulur.
Dahası kendi hatasını fatura edecek adres olarak hakemi görür ve gösterir.
İşte bizi dünyadan ayıran bu ön yargıdır ve o kafa değişmediği sürece futbolumuzda gelişme olmayacağı gibi TFF, MHK ve hakemlik müessesindeki yapbozlar sürekli tekrarlanır.