...Ve Şenol Güneş, Kadıköy’de Beşiktaş’ın 1-0 geriye düştüğü maçta dün yaptığı iki değişiklikle tarih yazdı ve Jorge Jesus’un tacını 10 kişi kalan takımla dama attı.
Özet mi? Bu başka bir hikâye... Alın kalemi kâğıdı elinize şampiyonluk hesabını şimdi yeniden yapın.
Altı ayrı takımla geldiği Kadıköy’de hiç yüzü gülmeyen ama dün âdeta devleşen Şenol Hoca’nın hakkını da teslim edin..
Beşiktaş, gol silahı Aboubakar ile başlarda yapamadığını 18 dakikaya Cenk Tosun ve Redmond ile üç gol sığdırarak âdeta şov yaptı. Ardından Aboubakar... Bu bir tesadüf olabilir mi?
Büyük futbolcular büyük maçlarda öne çıkar. ‘’Genç yıldız’’ Arda Güler gerçek bir 10 numara, tıpkı Alex gibi... Çok klas, çok zeki ve bir o kadar da akıl dolu.
Top ayağına yakışıyor, şiir gibi oynuyor. Hele üç kişiyi birden ipe dizer gibi çalımlayışı ve de ustaca penaltı alışı var ki hayranlıkla izliyor onu insan. Aferin çocuk! Ama ne yapsın tek başına?
Hele Valencia’ya “al da at” dercesine attığı üç muhteşem ara pasına ne demeli? Her biri, Premier Lig kalitesinde. Ancak yine de eksik. ‘’Bu kadar güzel oynayan da kusur mu aranır’’, söz konusu “mükemmellik” ise aranmalı. Mesela maçın başında sağ ayağını daha iyi kullanabilse Fenerbahçe’yi kafadan öne geçirebilirdi. Yapamadı bunu. Sağ ayağını kuvvetlendirmeli.
“Takımın yarısı” denilen Valencia, Arda’nın altın tepsi içinde sunduğu o güzelim fırsatları kullanamadı. Tamam iki penaltıdan birini attı ama diğerini kaçırıp derbiyi rakibine teslim etti.
MAÇIN ADAMI: Redmond
