‘’Okan Hoca’nın kumarı’’ diyebilirdim başlığa. Ancak ne kadar güzel başladı maç öyle. İnanın final tadındaydı; heyecanı, pozisyon zenginliği, sayılan ve sayılmayan golleriyle Ziraat Türkiye Kupası’ndaki Galatasaray-Başakşehir mücadelesi. Doğrusu hem gururlandım hem de hüzünlendim.
Gururum futbolculuklarından beri hem dostluklarını hem de iddialı kişiliklerini takdir ettiğim iki teknik adamın akıl oyunu içindi. Hüznüm ise Emre Belözoğlu’nun harika oynayan takımı Başakşehir’in bütün güzelliklerini gölgeyen hakeme ve 4. hakeme yönelik hırçınlığı sonucu gördüğü kırmızı kartaydı. Ne gerek vardı buna Hoca, ‘Keskin sirke küpüne zarar’’ sözünü hiç mi işitmedin? Ligdeki Karagümrük maçından sonra bir de bu. Ceza üstüne ceza, amacın ne Hoca?
Oysa bu zevkli mücadele Okan Buruk ile Emre Belözoğlu’nun kurgusu, stratejisi ve taktiğiyle seyrine doyum olmayan ihtiras oyunundan başka bir şey değildi. Top bir o kalede bir bu kalede... Szysz’in başlangıç golü, Kaan Ayhan’ın cevabı ve Kadir Sağlam’ın kırmızı kartı; Galatasaray’ı sağlı sollu ataklarla bunaltan Başakşehir için nazar boncuğu oluverdi. Ancak pes ettirmedi, Aleksic ve direği sarsan İcardi’ye rağmen maçın adamı Szysz’in ikinci golü yetti tura.
Kim demiş ‘’Kazanan on bir bozulmaz’’ diye? Bal gibi de değişebiliyor tabi sonuca katlanabilirsen. Peki amaç turu geçmek mi yoksa geleceği yapılandırmak mı? Doğrusu Okan Hoca’nın farkı, Galatasaray’ı ligde 2-0 kazandığı Adana Demirspor kadrosundan tam 4 sürpriz değişiklikle Başakşehir karşısına çıkarmasında yatıyor. Bu riskli rotasyon Kazımcan, Midtsjö, Kaan Ayhan gibi alternatifleri vitrine çıkarsa da turu getiremedi. Kaan her ne kadar skora katkı yapsa da Nelsson’un toparlayıcılığından çok uzaktı. Bir de Muslera ne kadar dağaldıysa Muhammed Şengezer o kadar başarılıydı, tebrikler.
MAÇIN ADAMI: Szysz