Bunun neresi derbi?" diyenler var, yanlış. Şartlar ne olursa olsun, her zaman her ortamda G.Saray ile F.Bahçe arasındaki maçlar derbi atmosferini yansıtır. İki takımın hiçbir iddiası kalmamış olsa dahi yansıtır. Kaldı ki, F.Bahçe, cuma günü, G.Saray ile Spor Toto Süper Lig'deki şampiyonluk yarışını büyük elçide etkileyecek bir maç oynayacak. Bu hepimizin malumu. G.Saray'ın içine düştüğü duruma bakıp da, "F.Bahçe bu maçın banko favorisi" diyemez kimse. Doğrusunu isterseniz, G.Saray'ın hali içler acısı; iktidar ve muhalefet birbirlerinin varlıklarından güç alıp, G.Saray'ı projeleri olgunlaştıracak tartışmalarla büyüteceklerine, omlet için hazırlanan iki çürük yumurta gibi birbirleriyle çarpışarak dağılıyorlar ve etrafa da rahatsız edici kokular yayıyorlar. Yazık! Koca koca adamların koltuk ihtiraslarına şaşıyorum. Asıl garibime giden ise bu kanserleşen durumu düzeltmesi gerekenler, en başta Adnan Polat yönetimi kalıcı çözümleri üretmek yerine günü kurtarmaya yönelik pansuman yöntemiyle problemleri daha da içinden çıkılmaz hale sokuyor. Bir kere daha yazık. Oysa genel kurula gidip, olup bitenleri G.Saray'ın sahipleriyle paylaşıp, güven tazelemek en doğru olanı değil midir? Fakat G.Saray yönetimi bunu yapamıyor, yapamadığı için de UltrArslan gibi bir gönül topluluğu olan taraftar dernekleri kendilerini icra yerine koyup, kafalarına göre teknik adam getirip, gönderiyorlar. G.Saray Başkanı Adnan Polat da o derneklerin etkinlerinde arz-ı endam ediyor. Nerede G.Saray ağırlığı, nerede vizyon, nerede irade gücü? Bu acı tabloya rağmen G.Saray ne kadar yıpranırsa yıpransın, o yüz yıllık çınar en sıkıntılı gününde bile bir filiz vermeyi başarır. Bunda da şaşılacak hiç bir şey yoktur. Kıraç ve Şen! G.Saray'daki İnan Kıraç olayını, F.Bahçe'de merhum Hasan Özaydın dönemindeki, "Yönetime el koydum. Hakemleri de korumam altına aldım" diyen Ali Şen'in çıkışına benzetenler var. Bu, çok büyük bir yanılgı. Ali Şen hiçbir zaman ihale taşeronluğuna soyunmadı. Taşın altına başkasının değil, kendi bedenini koydu. "F.Bahçe'deki yanlışları ancak ben düzeltirim" dedi, yönetimi istifaya zorladı ve kongrede büyük bir teveccüh görerek, geldi başkan oldu, F.Bahçe'yi de şampiyon yaptı. Olay, bundan ibaret. Peki, İnan Kıraç ne yapıyor, sorumluluk alıp da kendi aday olmuyor ya, Ünal Aysal'ı aday gösteriyor. Yani, ateşte elim yanmasın diye, maşayı yeğliyor. Sizce, İnan Kıraç'ın G.Saray aşkı ile Ali Şen'in F.Bahçe sevdası aynı şey mi? G.Saray'ın reçete yazan doktora değil, hastayı ayağa kaldıracak iradeye ihtiyacı var. Kocaman'ın en zor maçı! Bursaspor, Karabük beraberliğiyle şampiyonluk yarışında kendini taca attı. Kanaatim o ki, bu saatten sonra zirve yarışı, F.Bahçe ile Trabzonspor'a kaldı. Ancak ligin en çok gol atan ve az gol yiyen ekibi lider F.Bahçe'nin işi, Arena'da hiç de kolay değil. Aykut Kocaman da biliyor ki, bu hafta teknik adamlık kariyerinin en çetin derbilerinden birine çıkacak. G.Saray derbisini kazanmak, Konyaspor'u yenmeye benzemez. En ağır şekilde eleştirilen G.Saray, az gol atıp, çok gol yiyen, oturmuş bir kadrosu ve oyun düzeni olmamasına rağmen her an sonucu değiştirebilecek oyuncu kalitesine sahip bir ekip ama teknik adam sorunu yaşıyorlar. Böyle derbiler, oyuncular için vitrin maçıdır. Takım bütünlüğü ve teknik adam etkisi olmasa da, böylesi derbilerde canını dişine takar ve öyle mücadele ederler. Eminim, bu defa da öyle olacaktır. Ayrıca, Alex, Niang ve Semih'in kişisel katkısına bir diyeceğim yok ama F.Bahçe'nin futbolu, G.Saray'dan çok daha iyi değil. Orta sahayı ayakta tutan Emre Belözoğlu'nun sakatlığını ve bu maçta oynama ihtimalinin zayıflığını da hesaba katarsak - Ki, o Emre, Konya maçında tereyağından kıl çeker gibi topu rakipten söktükten sonra, sürüp, birinci goldeki Niang'a asistiyle galibiyet ateşini yakan kişidir - Arena'da lideri bekleyen tehlikeyi daha iyi özetlemiş oluruz. Çünkü F.Bahçe, Emre'nin hazırladığı ve Niang'ın attığı o golle öne geçtikten sonra ancak Konyaspor maçını kolaylaştırdı. Yoksa 9'da 9'luk seri, hayal olurdu.