Türk futbolu için tarihi bir geceydi. Arena'daki devlerin ilk dansında G.Saray'ın onur savaşı, F.Bahçe'nin şampiyonluk hırsını az daha kırıyordu. Fakat; o soğukkanlı, sakin ve disiplinli teknik adam Aykut Kocaman'ın yerinde hamleleri, "Gitti" denilen maçı, zafere dönüştürdü. Tebrikler!.. Artık şampiyonluk F.Bahçe için daha bir yakınlaştı. Oysa dakikalar 15'i gösterirken Santos'un hatasını affetmeyen Kazım'ın o şık vuruşuyla G.Saray'a büyük bir avantaj sağlamıştı, F.Bahçe karşısında. O an, kaleci Volkan'a acıdım. Çünkü yapabilecek hiçbir şeyi yoktu, tüm enerjisini Baros'un füzesini savuştururken tüketmişti. Goolll... 131.46 desibel ile ses rekoru kırıldı Arena'da. Eski F.Bahçeli Kazım'ın kaleci Volkan'ı kanarya gibi avlayışı üzerine sevinç gözyaşı döküyordu G.Saraylılar. Ligi, kupayı, Avrupa'yı kaybetmiş bir takımın taraftarları için bundan daha anlamlı teselli ne olabilirdi ki? Golden sonra da G.Saray dalga dalga geliyordu F.Bahçe'nin üstüne... Arena'dan G.Saray'ın futboluna değil de ilk 15 dakikada bir evlat kurşununa, hayallerini teslim etmek istemeyen Aykut Hoca kahrından tırnaklarını yiyordu, kenarda. Seyirci, muhteşemdi. Liderden 24 puan geride kalmış bir takımın taraftarı olup da bu soğukta Arena'yı doldurmak, her halde G.Saray'ın büyüklüğünü anlatmak için yeter de artardı. O coşku ile G.Saray, bir başka ruhla oynadı ilk yarıyı. Kaleci Volkan, biri Baros, diğeri Kazım'dan iki mutlak pozisyonu uzaklaştırırken, F.Bahçe'nin en büyük eksiği orta sahadaki maestrosu, kesicisi, süpürücüsü, ateşleyicisi, Emre Belözoğlu'ydu. Onun yokluğunu ne Selçuk doldurabildi ne Christian. İş Kocaman'a düştü. Aykut Hoca, oyunu doğru okudu, Selçuk-Semih değişikliğiyle Niang'ı sola, Özer'i ortaya çekerek belki büyük risk aldı ama goller ve galibiyet de o doğru hamleden sonra geldi. Buna, G.Saray'daki artık varlığı dayanılmaz hâl alan Hagi'nin G.Antep, A.Gücü önündeki hamle yanlışlarına benzer değişikler de yardımcı oldu. Mekan da, takım da, forma da değişse o kafa değişmiyor. Yazık!