UEFA masa başı oyunuyla Türkiye’nin şahlanışına set çekti maalesef.
‘Bizim Çocuklar’ turnuvadan saf dışı edildi el birliğiyle.
Şimdi oturup kına yaksın; Merih üzerinden A Millî Takım’a operasyon çekenler...
Yazık! Sözüm ona ‘’Adil oyun!’’
İkinci golü bulsaydık
Ah; ne kadar da yaklaşmıştık yarı finale.
Arda’nın o ‘’Alda at’’ dercesine ortasına Samet aynı güzellikte ‘’Ceza öyle kesilmez böyle kesilir. Merih yoksa ben varım’’ dercesine kafa ile tamamlayıp golü bulduğumuzda...
Ne var ki; Stefan De Vrij ile beraberliği yakalayan Ronald Koeman’ın talebeleri Mert Müldür’ün kalemize attığı golle 7 dakikada hayallerimiz suya düştü.
Hollanda’ya öyle bir pres uyguladık ki, Koeman’ın silahları az daha tutukluk yapıyordu. Semih’le, Cenk’le yüklendik, Arda ile direkten döndük.
Takımın beyni Xavi Simons, gol kralı Gakpo yaptığı driplingler, Depay çektiği şutlarla hayallerimizi suya düşürdü.
Gürcistan, Çekya ve Avusturya’dan sonra Hollanda’yı destansı bir futbolla çöp gibi öğütüp, tarihe gömmek isterken psikolojik baskıları kıramadık.
Masa başı oyunları maalesef bozamadık.
‘’Yol gösteren’’ olması gerekirken ‘’Yol kesen’’ durumundaki UEFA’ya boyun eğdik.
Bu ayıp; Bozkurt selamını bahane eden çifte standartçı UEFA’nın ayıbı.
Yuh olsun!