Ne acı!.. Beşiktaş'ta darağacı kuruldu. Sezon başından beri Fevzi'yi asmak için yağlı urganın etrafından dönüp duruyor onca insan! Beşiktaş kamyonla goller yiyorsa, bunun tek suçlusu Fevzi mi? Hayır, bin kere hayır! Savunmaya bir bakın... Ronaldo ne yapar? Orta sahaya bir bakın, Baya ne işe yarar? Sağdan sola dönünceye kadar mevsim değişen oyuncularla Beşiktaş'ın kalesinde Fevzi'nin yerine Schmeichel olsa ne yazar? Beyler, kalecilik, yüzde elli yetenek ve tecrübe ise yüzde elli de moral ve dikkattir. Şimdi; sevgili başkan Serdar Bilgili ve ekibine soruyorum, bu değerlerden Fevzi'de ne bıraktınız?... Her maç bir kaleci peşinde koşa koşa bakın ne hale geldi çocuk? Elinde tuttuğu topa hükmedemiyor... Nasıl etsin ki, şamar oğlanı gibi gelen vuruyor, giden vuruyor. Çocuğun özel hayatı felç olmuş, morali sıfır. Buna rağmen "Dimdik ayaktayım!" diyebilmek için, asil bir şekilde direniyor... Onu en iyi anlayan da, Protokol Tribünü'ndeki yönetici beyler değil, kendisi gibi siyah-beyazlı formayı giyen takım arkadaşları... İlhan'ın beraberlik golünden sonraki sevincini gördünüz mü? Formasının altından çıkan "Fevzi" yazılı formayı gördünüz mü? Bravo İlhan!.. Umarım, senin bu sevgi selin, yöneticilerin de insaflarında biraz güven duygusu uyandırır. Kartal'ın sorunu kaleden değil, kafadan başlıyor... Daum, Almanya ile İstanbul arasında mekik dokurken, Beşiktaş'tan çok mâlûm mahkeyi nasıl kazanacağını düşünüyor. Bence, Beşiktaş yönetimi kaleye neşter vuracağına, hocaya çare bulsun! Beşiktaş'tan yetişen değerler orada-burada dolaşıyor... İşte Samet Aybaba, yerlerde gezen G.Antepspor'u dört haftada şaha kaldırdı.. Rıza Çalımbay ise Göztepe'yi yokluklar içinde bir yerlere getirdi. Ama, Beşiktaş'ta mâlûm kafalar, "Komşunun tavuğunu kaz görmeye" devam ediyor. Sakıp Özberk hocanın takımı Denizlispor, maça öyle bir tempoda başladı ki, eh, o kadar olur... Veysel ve Bülent'in yağmur gibi gelen golleri, sanki bir sağanağın habercisi gibiydi. Ama, "Büyük takım olmakla - büyük oyun oynamak" arasındaki kurguyu bir türlü tutturamayan Denizlispor bir çok Anadolu takımı gibi Beşiktaş'ın presine boyun eğdi. Kazanabileceği bir maçta beraberlikle yetindi. Yazık!... Bence, bu beraberlikte Bayram, İlhan ve Stavrum'un gollerinden çok Yasin ve Nihat'ın mükemmel oyununun payı büyüktü. Bu çocuklar, inanılmaz güzel oyunlarıyla, başta Fevzi olmak üzere Baya ve dökülen savunmalarını ipten aldılar.