Karayiplerin en büyük şehri Havana'da Kübalı atlet Silvio Leonard, 13 Eylül 1977'de 100 metre dünya rekoru kırdığında dercesi 10.03 idi. ABD'li atlet James Sanford ancak 3 yıl sonra bu rekoru sadece 1 salise geliştirebildi: 10.02. Efsane atlet Carl Lewis ise bu rekoru 10 saniyenin altına 9.97 ile iki yıl sonra çekebildi: Şu anda bu rekor 9.58 ile Usein Bolt'a ait.
Hız, tempo, sportif malzemeler, antrenman modelleri, alınan gıdalar, tıpbi destekler ile yenilenen rekorlar. Özetle her alanda gelişmeler de değişmeler de korkunç.
...Ve, en düşündürücü olanı da şike, teşvik, doping merkezli etik sorgulamalar.
Diyeceğim şu ki; medya toplumun aynasıdır fakat toplum da dünya da medya da, spor da o kadar değişti ki; yetişemiyor insan değişimin ardından.
Nerede o eski fikir ve düşünce adamları? Nerede o analizler, grafikler, yorumlar ve fayda esaslı etkileşimler. Kısacası nerede klasik medya ve nerede yeni medya?
...Nerede eski amatör ruh, eski alışkanlıklar, gelenekler, örfler, adetler, kurallar ve nerede bugünkü endüstriyel sporun yarış canavarına dönüştürdüğü insan!
Oysa bilgiye ulaşmak, verileri toplamak, bilimden istifade etmek, modelleri kurmak, geliştirmek kolaylaştı ancak bilgiyi kullanmak ve beklentileri karşılamak zorlaştı.
Maalesef günümüzde herkes iletişim uzmanı, gazeteci, yazar ve fikir adamı.Bu iş sahi bu kadar kolay mı? Sosyal medyadaki bilgi kirliliği, 140 karekter ile dünyaya yön verme sevdası o kadar olağan hâle gelmişti ki... Pes doğrusu; 140 harf hayatın özeti mi derken olmadığı anlaşıldı. Artık sınırsız ama içerik boş.
FİKİR ALTIN IŞIKTIR
Fikir, demişken bu kelime o kadar anlamlı ki; anlat anlatabilirsen. Biliyorum ''fikir'' kelimesi ile birlikte binlerce cevabın kafanızda şimşek hızıyla dolaştığını.
Ahhh... Ömrünü eğitime adamış olan rahmetli babam Ali Sarıçiçek Dulkadiroğlu derdi ki; ''Fikir altın ışıktır. Ne var ki sağlam bir inançtan beslenmiyor ve o kaynağı beslemiyorsa fikir dediğin şey sadece mutluluk balonu uçurmaya yarar ama mutluluğun kendisi asla olamaz!''
O gün anlamakta zorlandığım bu ifadeler şimdi o kadar mana yüklü ki...
Hele, o münevver insanın ''bayılıyorum'' dediği medya ve gazetecilik için kendince fikir işçisi ile kol işcisi arasındaki farkı tavukla yumurta ilişkisine benzetmesi ve ''Nasıl ki tavuk olmadan yumurta olmazsa yumurta olmadan da tavuk olmaz. Bu herkesin malumudur. Ancak ne tavuk yumurtadır ne de yumurta tavuk'' örneğini vermesi bugün dahi hafızamda canlılığını muhafaza eder.