Rabbimize hamd olsun. Bugün, Kurban Bayramının üçüncü gününü idrak ediyoruz... Dünyanın dört bir yanından binlerce kilometre mesafeyi katederek o mukaddes topraklara giden hacılarımız, gerçekten bayram ediyorlar. Şeytan taşladılar... Kurbanlarını kestiler... Kâbe-i muazzamayı tavâf ettiler... Bu tavâf ve sa'yda onlara melekler de eşlik etti. Ne büyük saâdet...
Biz de bedenen o mübarek yerlerde olma şerefine nail olamadıysak da, hiç olmazsa zihnen ve hayalen orada olalım, oraları düşünelim, oraların aşkı ile gözyaşı dökmeye çalışalım...
***
Bayramın faziletinden pay alabilmemiz için dikkat edeceğimiz bazı hususlar vardır... Günâhlardan sakınacağız, mübarek günlerdeki ibadetler çok sevap kazandırdığı gibi; günahları da büyüktür. Dargınların mutlaka barışmaları gerekir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: "Bir Müslümanın, üç günden çok dargın kalması helâl değildir." Kimin haklı, kimin haksız olduğuna bakmaksızın barışmak ve sevabın çoğuna sahip olabilmek için daha önce davranmaya önem verelim ve gayret edelim.
Büyüklerimizi ziyaret edelim, dualarını almaya çalışalım. Onların duaları can simidi gibidir. Küçüklere şefkat gösterelim, fakirlere sadaka vermeyi ihmal etmeyelim. Onlara sıkıntılarını hiç olmazsa bu günlerde unutturmaya çalışalım.
Yetim çocukları araştıralım, onlara baba şefkati gösterelim. Yetimleri koruyan, onlara yardım edenler cenette sevgili Peygamberimizle beraber olacaklardır.
Rabbimiz dileseydi, o yetim çocukları değil, bizim çocuklarımızı yetim bırakabilirdi. Bunun için de Rabbimize şükür vesilesi olsun diye onları unutmayalım.
Bayram ziyaretlerini yalnız dirilere yapmayalım. Mevtâlarımızı da unutmayalım. Onların bu ziyarete dirilerden daha çok ihtiyaçları vardır. Bizim yemeye, içmeye olan ihtiyacımızdan daha çok onların duaya ihtiyaçları vardır.
***
Bir gün bir hanım, Hasan-ı Basri hazretlerine gelir ve; "Benim bir kızım vardı, üç sene önce öldü, onun halini çok merak ediyorum, bana bir dua öğretseniz de yavrumu rüyamda görebilsem" diye yalvarır. O zat da bir dua öğretir, kadıncağız o gece kızını rüyasında görür. Kızının hali çok perişandır. "Ateşler içinde yanıyorum anne" der. Kadıncağız, ağlayarak uyanır, doğru Hasan-ı Basri hazretlerine gider ve der ki: "Kızımı gördüm ama, keşke hiç görmeseydim, çok sıkıntıdadır!.."
Bu habere Hasan-ı Basri hazretleri çok üzülür. Çünkü, kadının üzülmesine kendisi sebep olmuştur. "Senin kızın hangi kabristandadır?" diye sorar ve o da yerini söyler... Birkaç gün sonra aynı kadın yavrusunu tekrar rüyada görür. Bakar ki kızı çok neşeli. Hayretle sorar: "Nasıl oldu yavrum böyle?" O da şöyle cevap verir: "Geçen gün, salih bir insan geldi, bize okudu. Rabbimiz onun duası hürmetine hepimizi affetti, ben de kurtuldum..."
Mümkündür ki, bizim de okumamız onların affına sebep olabilir...
Hepinizin bayramını tebrik eder, Yüce Rabbimden, daha nice bayramlara sıhhat ve afiyetle kavuşturmasını dilerim...