Günahkârları beğenmemeli, fakat kendini günahkârlardan üstün de görmemelidir. Kendini cennetlik, günahkârları cehennemlik bilmemelidir...
Bir Müslümanın yaptığı ibadetleri, iyilikleri beğenmesi, bunlarla övünmesi dinimizin yasakladığı şeylerdendir... İnsanı yaptıklarını beğenmeye sürükleyen sebeplerin başında cehalet ve gaflet gelir. Bu kötü huydan kurtulmak için, “her şeyin Allahü teâlânın dilemesi ve yaratması ile meydana geldiği” unutulmamalıdır. İlim, akıl, ibadet, mal, evlat, makâm gibi nimetlerin Rabbimizin lütfu ihsanı olduğunu hatırlamalıdır...
Davud aleyhisselâm dua ederken “Ya Rabbi! Evlatlarımdan birkaçının namaz kılmadığı hiçbir gece yoktur ve oruç tutmadıkları hiçbir gün geçmemiştir” deyince Allahü teala cevaben buyurdu ki:
“Ben dilemeseydim, kuvvet ve imkân vermeseydim bunların hiçbiri yapılamazdı.”
İsa aleyhisselâm, bir havarisi ile yürümektedirler. Hırsızın biri onları uzaktan görür, yaptıklarına pişman olur, bereketlenmek için peşleri sıra gelir. Havari “bu da nereden çıktı şimdi” der, “aman bizden uzak dursun da!..” Adımlarını hızlandırır, İsa aleyhisselâma yaklaşır.
“Onlara söyle! İkisinin de o ana kadar yaptıklarını sildim. Kendini beğendiği için havarinin ibadetlerini mahvettim. Kendini aşağı gördüğü için hırsızın günahlarını affettim. Şimdi ikisi de yeniden başlasınlar.”