Büyük ülkeler birbirini kolluyor…
Neredeyse her biri diğerinin gölgesi gibi takipte ve tetikte.
Önceki hafta ABD Küresel Altyapı ve Yatırım Ortaklık Programı Özel Koordinatörü Helaine Matz, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine bir dizi ziyaret gerçekleştirdi.
Helaine Matz, önceki gün kardeş ülkeler Özbekistan ve Kazakistan'ı ziyaret ederek, her iki ülkenin yerel yönetim temsilcileriyle, siyasilerle, özel sektör ortakları ve kamu yöneticileriyle muhtemel altyapı projeleri ve bu projelerin finansmanını -hibe dâhil- görüşmek üzere bir araya geldi.
Helaine Matz, Özbekistan Cumhuriyeti Yatırım, Sanayi ve Ticaret Bakanı Laziz Kudratov ile özellikle nakliye ve lojistik, tarımsal üretim, istihdama yönelik tedbirler konusunda bir dizi toplantı yaptı.
Bayan Matz, Kazakistan’da da benzeri konularda temaslarda bulundu. ABD, AB’nin bir anda Orta Asya ülkelerine yönelmelerinin yanı sıra G7 ülkeleri de Orta Asya devletlerine 600 milyar dolar yatırım yapma kararı aldı! Bu yatırımların ne zaman ve hangi şartlar dâhilinde yapılacağı netlik kazanmadı.
Aslında bu bölge artık süper devletlerin ekonomik, siyasi, stratejik ve askerî nüfuz rekabetlerinin kızışacağı bir bölge olmaya aday gibi duruyor lakin bir yandan da birçok tehlikeyi de içinde barındırıyor!
Rusya ısrarla NATO, ABD ve AB’yi uyarıyor ve benim yakınıma fazla sokulma, yakarım diyor. ABD ve özellikle İngiltere bu bölgeyi kıskacına almış durumda. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri şimdilik denge politikasıyla orta yerde dursalar da yakın gelecekte bir tercihle karşı karşıya kalabilirler nitekim Ukrayna örneği ortada duruyor.
Orta Asya ülkeleri, Çin’den Özbekistan’a ulaşan demir yoluyla ilgileniyor mesela. Bir Yol Kuşak ile ilgileniyor. Enerji ve petrolünü transferle ilgileniyor.
Peki ABD ne ile ilgileniyor? Orta Asya’da ne arıyor?
ABD, kendine yandaş arıyor. Bu ülkeleri Rusya Federasyonundan uzaklaştırmaya çalışıyor. Yukarıdaki gelişmelerin hiçbiri ABD çıkarına hizmet etmiyor.
Aslında ABD’nin bu çıkışı gerek Rusya Federasyonu gerekse de Çin Halk Cumhuriyeti’ne yönelik ön alma, mevzi kazanma, ilgili ülkeleri finansal anlamda kuşatma, stratejik müttefik olmasa bile Rusya ve Çin’in etkisini kırmaya yönelik.
Bu ülkelerin Rusya’ya karşı yaptırım yapmalarını istiyor aksi takdirde ikincil kısıtlamalar getirebileceğine dair aba altında sopa gösteriyor. Özellikle Özbekistan ve Kazakistan Rusya’nın MİR kartlarına bloke koyarak Rusya karşıtı bir nevi ikincil derece yaptırım yapmaya razı olduklarını gösterseler de tam olarak ABD ve AB’ye “evet” demiş değiller.
Hasılı Orta Asya’da derin ve tehlikeli işler yürütülüyor.
Orta Asya yani Türkistan’da filler güreşiyor, bu ülkeler gizli emelleri için vakti geldiğinde yoksul ve genç Türk Cumhuriyetleri’ni feda etmekten asla kaçınmayacaklardır.
Özellikle Kazakistan jeostratejik konumu nedeni ABD tarafından bilhassa bir “pozisyon” testinden geçiriliyor. Örneğin bir yıl içinde NATO’nun yeni Genel Sekreteri Mark Rutte, İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Kazakistan’ı ziyaret ettiler!
Bu ziyaretlerin tek amacı Kazakistan’ı Rusya karşıtı taraf olmaya ikna etmek ve koalisyona katkı vermesini sağlamaktı ancak Astana’nın hem denge politikası hem de komşu devletler olan her iki süper gücü karşısına almama tercihi ile karşılaşıldı.
Başta Kazakistan olmak üzere bütün Orta Asya Türk Cumhuriyetleri bu kabil tuzaklara düşmeden bölgesel huzurun teminine yönelik adımları atmak ve denge politikalarını sağlam bir zeminde yürütmek durumundadır.
Hasılı uluslararası arenada dostluk yoktur, menfaatler vardır.
Öyle değil mi?