Orta Doğu aynı fasit dairede patinaj yapmaya devam ediyor.
Müslüman ülkeler aynı yerde durdukça benlik ve kimliklerinden uzak oldukça bu durum hiç değişmeyecek zira görünen köyün kılavuza ihtiyacı yok. Tahran ve mollalar, kapitale köle olmuş krallar, bin yıllık kin ve öfkelerini bölgeye zerk ettikçe Orta Doğu’ya asla huzur gelmeyecek.
Sevgili Peygamberimizin “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır” hadis-i şerifi ne yazık ki İslam ümmeti tarafından hiç anlaşılamamıştır. İki milyarlık İslam âlemindeki bu savruk ve perişan görüntü içler acısıdır.
Gazze, İslam âlemi için bir travmadır.
Bu sarsıcı gerçek dahi İslam âlemini kendine getirebilmiş değil! Beş kuruşluk İsrail terör devleti Orta Doğu’da her istediğini yaparken Türkiye dışındaki ülkelerin kafalarını kuma gömmeleri hakikaten utanç vericidir.
Tahran’ın göbeğinde İran’ın misafiri olan İsmail Heniye’nin MOSSAD ajanları tarafından öldürülmesi İran için züldür! İran konuştu, İsrail’e kurusıkı tehditleri salladı ve meseleyi çoktan rafa kaldırdı. İran tam olarak budur işte! Kâğıttan kaplan…
ABD’deki İsrail lobisine yakın Neo-muhafazakâr düşünce kuruluşlarından olan American Enterprise Institute'nin internet sitesinde eski Pentagon yetkilisi Michael Robin’in geçtiğimiz günlerde bir makalesi yayınlandı. Robin, İsmail Heniye'nin bir suikastla öldürülmesi hakkında uzun uzun görüş bildirdikten sonra şu cüretkâr ve tehditkâr ifadeleri kullanıyor:
“Türkiye, güç ve NATO üyeliği yanılsaması nedeniyle cezasız hareket edebileceğine inanıyor olabilir. Teröristler İstanbul ve Ankara'yı rahatlayıp yeniden toparlanabilecekleri, insansız hava araçlarından ve suikastçılardan güvende olabilecekleri oyun alanları olarak görüyorlar. Belki de o günler artık sona ermeli. Erdoğan şikâyet edemez: Kendi hükûmeti Avrupa, Orta Doğu ve Afrika'da muhalifleri açıkça kaçırıyor ve öldürüyor. Heniye Tahran'da öldü. Hamas'ın bir sonraki liderinin Ankara'da ölmesi muhtemel.”
Ancak Robin’inin unuttuğu bir şey var. Ankara, Tahran değil! Türkiye, İran!
Bu ucuz İsrail kalemi ayrıca Katar’ı da Türkiye’nin eksenine girmekle suçluyor. Katar’ın gittikçe Tel Aviv’in ana hedeflerinden uzaklaştığını belirterek bu ülkede bir ABD üssü olduğunu, İsrail’in bu ülkede bir cinayet işlemesi durumunda ABD’nin askerî varlığının tehlikeye girebileceğinden söz ediyor.
Şeytan Robin, İsrail’in Türkiye üzerinde “Kürt kartı” gibi bir başka ciddi baskı aracı olduğunu, Türk Kürtlerinin Irak ve Suriye Kürtlerinden bazı konularda farklılıklar gösterse de İsrail’in “çift vekalet stratejisi” kullanma ihtimalinin bulunduğunu söylüyor!
Su uyur düşman uyumaz sözleri Orta Doğu’da kullanılmış bir sözdür.
Bu coğrafya üzerinde huzur ve esenlik güneşinin doğmadığı ve hiçbir zaman da doğmayacağı bir coğrafyadır. Orta Doğu kandır, gözyaşıdır, hüzündür, acıdır ve entrikadır baştan aşağı…
Ne yazık ki coğrafyada oynanan entrika ve oyunları bir türlü “akıl edemeyen”, olacakları öngöremeyen, ayrılıkta ısrar eden vizyonsuz yöneticilerin yönettiği İslam ülkeleri tarihe çok kötü bir not düşüyorlar. Gazze ve Suriye topraklarında feci bir şekilde can vermiş çocuklar, kadınlar, yaşlılar…
“Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.”
Bu kutlu sözlerin üzerinde büyük strateji mi var? Yoktur elbette lakin bu sözlerin manasını akıl edecek bir kimlik ve benlik telakkisi yoktur bu coğrafyada. Milletleşememiş, kültürel, tarihi bir derinlik ve vizyon kazanamamış halk yığınıyla, birlikte hareket etme tasavvuru da şimdilik bir hayal gibi duruyor…
İşte bu nedenle güneş DOĞU’da doğsa da ışığı alan BATI olmuştur! Maalesef...