Maarif Modelinde “Türk Dünyası” vurgusu!

A -
A +

“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” tek boyutlu tartışıldı ve çoktan gündemden çıktı.

 

Atalarımızın “Marifet iltifata tabidir/İltifatsız meta zayidir” kabilince biz her zaman iyiye iyi, yanlışa yanlış, doğruya doğru, güzele güzel demeye devam edeceğiz. Çünkü kalem mesuliyeti bunu gerektirir.

 

Önce bir eleştiri ile başlayalım. “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ismi kısmen problemlidir bana göre. 8. Cumhurbaşkanımız merhum Turgut Özal, ısrarla bir hususun altını çizerdi ve biz o günlerin gençleri olarak o cümleyi hiç ama hiç unutmuyoruz. Ne diyordu hatırlayalım:

 

-21. Yüzyıl Türk asrı olacak!

 

Büyük bir iddia ile hazırlanmış bu modelin adının, dünden yarını okuyan, milletinin önüne dev bir ideal, muhteşem bir mefkûre koyan bu büyük devlet adamının bu sözüne binaen “Türk Yüzyılı Maarif Modeli” olması çok daha anlamlı olurdu diye düşünüyorum.

 

Neden mi?

 

Çünkü temellerini merhum Özal’ın attığı dünün “Türk Konseyi” bu süreçte olgunlaştı ve “Türk Devletleri Teşkilatı” adını aldı. Ve bu güzide teşkilatımızın son liderler zirvesindeki “Vizyon Belgesi” incelendiğinde kültürden sanata, edebiyattan tarihe, ekonomiden siyasete, ulaşımdan turizme vs. hemen her konuda bir “Türk Yüzyılı” inşasının hedeflendiğini görürüz.

 

“Türkiye Yüzyılı” bu büyük ideali sınırlayan, "Misakımillî" sınırlarına hapseden bir kavramdır. Türk Coğrafyası ise Adriyatik’ten Tanrı Dağlarına, Altay Dağlarından Kerkük’e kadar olan geniş coğrafyanın adıdır.

 

Merhum Özal’ın hayal ettiği, temellerini attığı “Türk Yüzyılı” bugün alabildiğine bir ivme ile gerçeğe koşuyor. Bu hareket göze gelmezse şayet bugünün gençleri -Türk Dünyası dâhil- 30 yıl sonra “Türk Birliği” -TURAN- hedeflerini şekillendirecekler.

 

İsmine eleştiri getirdiğimiz “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” aslında yukarıda bahsettiğimiz hususu içinde taşıyor. Nasıl mı? Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Programını incelediğimizde özellikle 11. Sınıfta öyle bir başlık var ki açıkçası emeği olanları ve MEB Bakanı Yusuf Tekin Beyefendiyi tebrik ediyorum. O satırlar tam da “Türk Yüzyılı” iradesine derin bir inanmışlığı göstermektedir. İşte o satırlar:

 

“11. sınıf Türk dilinin kullanımına ilişkin farkındalık sağlamayı hedeflediğinden Türk dünyası edebiyatına ait örneklere yer verilmesine dikkat edilmelidir. Ayrıca seçilecek metinlerin Azerbaycan, Balkan, Irak, Kıbrıs, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar ve Türkmen edebiyatlarının seçkin örneklerinden olmasına da dikkat edilmeli; Bahtiyar Vahabzade, Mehmed Emin Resulzade, Hüseyin Cavid, Ahmed Cevad, Şehriyar, Mağcan Cumabay, Abay Kunanbay, Muhtar Avezov, Cengiz Aytmatov, Çolpan, Abdulla Kâdirî, Mahtumkulu, Cengiz Dağcı, Bekir Sıtkı Çobanzade, Abdullah Tukay, Hasan Sabri Ayvazov, İsmail Gaspıralı, Osman Türkay, Özker Yaşın, Necati Zekariya, Rıza Mollof, Ata Terzibaşı gibi 'Türk Dünyası' edebiyatının önde gelen şair ve yazarlarına yer verilmelidir."

 

Bütün Türk Dünyası edebiyatının en önemli isimlerinin atlanmadan müfredata alındığını görmek gerçekten çok sevindirici. Bu arada defaatle yazılarımda neden ders kitaplarında yok diye altını çizdiğim bir büyük isim Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu artık müfredata girdi çok şükür. 

 

Mesela “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” diyen Gaspıralı İsmail Bey’in unutulmaması, benim de üzerinde roman çalışması yaptığım ünlü Kazak düşünür Abay Kunanbay’ın programa konması, “Çırpınırdı Karadeniz” şiirinin şairi Ahmed Cevad’ın hatırlanması, Kazan edebiyatının millî şairi Abdullah Tukay’ın programa dahil edilmesi, Ata Terzibaşı ile Kerkük’e gidilmesi…

 

Hayırlı uğurlu olsun tekrardan…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.