Milliyetçi Türkiye…

Sesli Dinle
A -
A +
Türkiye’de yükselen değer hiç şüphesiz milliyetçiliktir!
Bu hakikati Cumhurbaşkanlığı seçimleri net bir şekilde bize göstermiştir. Aslında bütün dünyada milliyetçilik akımı yükselişe geçmiştir. Ekonomiden, askeriyeye,  teknolojiden tarıma, göç hareketlerinin yoğunlaşmasından iklim değişikliğine kadar bunun birçok sebebi vardır.
 
Türkiye’de AK Parti iktidarı yıllarında ortaya atılan “yerli ve millî” söylemi milliyetçilik sözcüğünün yerine kullanılsa da eksik ve örtülü bir ileti olarak milliyetçilik kavramının yerini dolduramamaktadır. 
 
“Yerli” sözcüğü dar bir coğrafyayı ifade eder zira bu topraklarda yaşamayan bir Azerbaycan Türkü de ülkemizi bir Türk vatandaşı kadar sevebilir! Millî sözcüğü ise bize daha çok Rahmetli Erbakan’a ait “Millî Görüş” doktrinini hatırlatır! Dolayısıyla bu kavramlar “Milliyetçilik” kavramının bir veçhesini temsil etseler de bütününü karşılamakta yetersizdir.
Bugün hayatta olmayan merhum Alparslan Türkeş başta olmak üçere Prof. Dr. Erol Güngör, Seyyid Ahmet Arvasi, Nurettin Topçu gibi isimlerin milliyetçilik kavramına bakışları daha çok ortak tarih, ortak ülkü, ortak kültür arasındaki uzlaşmadır… Yani bu kültürel uzlaşma hem coğrafi hem de sosyal yakınlığı ifade eder!
 
Prof. Dr. Erol Güngör, “Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik” adlı eserinde şunları söyler:
 
 “…Netice itibariyle Türkiye, millî kültür meselesini halledip, kendi millî kıymetler nizamını kurmadıkça, dev bir medeniyet karşısında hiçbir zaman kuvvetli bir unsur olmayacaktır. Hıristiyan kültürünün yayılması da bu nizamsızlıktan istifade etmektedir.
 
Türkler Müslüman olmasalardı şayet değişik isimlerde kavimler hâlinde dağılıp gidebilirlerdi. İslamiyet Türk milletine cihanşümul bir vazife yükledi ve onu bu vazife için gerekli şeylerle teçhiz etti. İslâm, Türk milletinin birliğini sağlamış ve bunu yaparken Türk millî karakterini tahrip etmemiştir.”
Türkiye’de Türk Milliyetçiliğinin büyük ismi merhum Alparslan Türkeş’in şu görüşlerini özellikle kendini “Tengrici” olarak ifade eden gençlerimize hatırlatmakta fayda var:
 
“Ben Türk milletini, sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, rüşvet, hile ile çiğnenen, çiğnetilen hukuk düzenlerine, ahlaktan mahrum bir hürriyete, tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir iktisadi yapıya çağırmıyorum...Türklük şuur ve gururuna, İslam ahlak ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısacası hak yolu, hakikat yolu, ALLAH yoluna çağırıyorum.”
 
Gerek Cumhur gerekse Millet İttifakı'nda milliyetçi partilerin belirleyici olduğunu gördük. Oysa aylardır seçim gündeminde “Kürt” seçmenlerin oyları kilit oylar olarak gündemde tutuluyordu.
 
Seçim sonuçlarına göre bütün siyasilerin “Türk Milliyetçiliği” gerçeğini görmeleri bu doğrultuda politika ve söylem geliştirmeleri gerekmektedir. Ülke, “Milliyetçi Türkiye” olma yolunda emin adımlarla yürüyor. Özellikle MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Cumhur İttifakı’ndaki konumu, tecrübesi ve buna bağlı olarak geliştirilen yeni devlet politikaları, milliyetçilik akımını pekiştirmiş ve güçlendirmiştir.  
 
Daha önce de yazdık, yine söylüyoruz, Türk Milliyetçiliği bu ülkede ayağa kalkmıştır. Bir araya geldikleri takdirde yüzde 35’leri aşan bir oy potansiyeliyle tek başına iktidar olma ihtimallerini hiç kimse göz ardı etmesin! Şu an dağınık bir şekilde farklı partilerin çatıları altında bulunan Türk milliyetçilerinin bir araya gelmeleri, özellikle “Baba Ocağı” MHP’de toplanmaları gelecek adına önemlidir ve uzak olmayan bir zamanda bu temenni mutlaka gerçeğe dönüşecektir.
 
Hâsılı bu ihtimal tek bir rüzgâra bakar!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.