Ruh tabipleri nerede?

Sesli Dinle
A -
A +
Eski huzurumuzdan eser yok artık…
 
Sosyokültürel, ekonomik ve psikolojik anlamda öyle değiştik ki öyle farklı uçlara çekildik ki artık ne geriye dönmemiz ne de eski günleri yaşamamız mümkün! Para pul, mal mansıp hırsıyla aşınmadık, çürümedik ve içi boşaltılmadık bir değerimiz kalmadı.
 
Sokaklar, caddeler yürüyen cesetlerle dolu!
 
Her yer kalabalık, her yer kuyruk, her yer huzursuz ve sıkıcı. Oysa caddeler düne göre daha geniş, asfaltlı, bakımlı, evlerin içi ağzına kadar pahalı eşya ve elektronik cihazlarla dolu, herkesin elinde türlü türlü iletişim araçları var. Dün yokuşu zor çıkan araçların yerine uçaklarla yarışan otomobiller birbirinden fiyakalı ve de ev fiyatına… Öylesine lüks ve havalı!
 
Bu geniş cadde ve sokaklarda da kimse yürümüyor zaten.
 
Kimsenin ayakkabısı yürümekle aşınmıyor artık. Bizim çocukluğumuzda köşebaşlarını tutan köşkerler sahi nereye kayboldu? Şimdi yeni yetmeler "Köşker de ne demek?" diyecekler biliyorum. Köşkerin yırtılan, delinen ayakkabıları tamir eden, eskisinden de gıcır yapan eski bir meslek erbabı olduğunu nereden bilecekler? İsterseniz bir sorun etrafınıza belki de hiç hatırlayan olmayacak. Şimdilerde herkesin düzinelerce ayakkabısı var zira!
Şu burun mevzuuna girmem de şart oldu artık.
 
Günümüz genç kızları ve kadınlarının arasında çok ciddi bir burun düzeltme yarışı var! O da ne diyeceksiniz? Artık genç kuşaklarda hafif kemerli, uzun, büyükçe, daha doğrusu doğuştan sahip olunan burunlar tadilat ve tamirden geçiyor! KBB uzmanları, plastik cerrahlar burun tadilatından başını kaldıramıyor! Neredeyse herkesin burnu aynı tornadan çıkmış gibi!
 
Hatta kaşları ve dudakları da öyle! Kaşlar dövmeli, dudaklar dolgu ve botokslu! Bütün bunların üzerine bir de bu kızlar güzel, bunları yapmayanlar çirkin kabul edilmez mi?!. Yani parası olanın güzel olduğu, olmayanın güzel görülmediği, güzel sayılmadığı hafifmeşrep bu çağın içinde her şey sahte ve yapay ne yazık ki…
 
Hiç kimse kendini beğenmiyor!
 
Henüz yirmi yaşındaki genç kızın yüzünde dolgu ve botoksun olmadığı nokta kalmadı. Sosyal medyada güzellik yarıştıran kızlarımız ve kadınlarımız bu resimlerini filtreden geçirmeden de paylaşmıyorlar.
İyi, merhametli, vicdanlı ve düzgün insan olmak içinse kimse kılını kıpırdatmıyor… Bu değerlerin bir gideri ve ederi kalmadığı için mi?
 
Soruyorum herkese…
 
Erkekler peki?
 
Onlar da çoktan ağdacıya, epilasyon ve saç ektirme uzmanlarına gidip geliyorlar artık. Kadın kuaförlerinde gencecik kızlara tırnaklarına manikür, pedikür yaptıranları hiç anlatmak istemezdim doğrusu! Öylesine kadınsı tavırlar öylesine bir vıcıklık!
 
Duygular bitmiş, görüntü sahte, tavır ve davranışlar yapmacık!
 
Anlatılacak o kadar tuhaflık var ki hangisini sayalım bilemiyorum.
 
Herkes dış görüntüsünü düzeltirken ruhen çoraklaşıyor, azalıyor, ufalıyor ve duygusuz zombilere dönüşüyor. Zaten birçok dilde zombi virüsü ile beyni dumura uğramış, ruhunu kaybetmiş yaşayan cesetlere zombi veya hortlak deniyor! Bizim sosyolojimize belki zombi virüsü bulaşmadı ama arabesk bir virüsün bulaştığı açık!
 
Ruh yoksa insan ölüdür! Ünlü halk ozanı Âşık Hüdai bakınız ne diyor:
 
“Hüdai gafletten uyan/Her geçen günün bir ziyan
Ruh bir arı, vücut kovan/Balım yaralı, yaralı…"
 
Modernite bize getire getire bu yapmacıklığı getirdi! Veya biz toplum olarak ala ala bu sahteliği aldık modernite belasından. Hoca Ahmet Yesevi ruhundan bihaber olan ne ilköğretim ne ortaöğretim ne de üniversite bizim insanımıza ruhi olgunluğu kazandırabildi…
 
Toplum ne yazık ki çok farklı bir yere doğru gidiyor.
 
Bu topluma bir ruhları olduğunu hatırlatacak o ruh tabipleri nerede?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.